Gönderi

320 syf.
1/10 puan verdi
Sen ki Nietzsche, kendi düşünce sistemini sağlam kuramayanlar için ender bulunan bir limansın! Ahlak felsefen ile reenkarnasyon arasında pek az fark olmasına rağmen, onlara “Dinlerin çökmüş ahlak sistemleri…” demelerine izin veriyorsun ki tüm dinleri aynı kefeye koyma hatasını da yaptırıyorsun bu yolla. “Tüm felsefeler saçmalıktır. Hegel, Kant, Sokrates… Bunlar kelime ustalarıdır yalnızca.” Böyle söyleyince insan ne kadar da yobazlaşıyor, cahilleşiyor değil mi? Ancak “Bazen tüm dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum.” deyince “göremediğimiz” o kutsal hakikat, hayattan alınan o eşsiz haz bizi kuşatıyor? Kendine Müslüman diyenler İslam ile alakası olmayan şeyler yaptığında ve kendine ateist, feminist vs. diyenler yine savunduklarının tam aksini yaptıklarında, gerçek dediğimiz şey de buna göre eğilip bükülüyor mu? “Din” ne demektir? “Din” in sözlük anlamını göz önünde bulundurduğumuz takdirde, insanların ferd ya da toplum olarak uydukları düzen, benimsedikleri gidiş ve izledikleri yol gibi bir mana da ihtiva ettiğini görürüz. İzlenen bu yol ve benimsenen bu düzen yalnızca ferd sınırında kalmadığı gibi, dünya hayatını aşarak Âhiret’i de; insanlığın kendi aralarındaki ilişkileri de aşarak çevresindeki varlıklarla her türlü münasebetini etkilemektedir. Kendisinin ve başkalarının davranışlarını, tutum ve faaliyetlerini, konumlarını hem belirlemekte hem de bunları değerlendirmesini sağlayan değerleri ve ölçüleri eline vermektedir. Din’in genel olarak mahiyeti bu olunca, ister Allah tarafından gönderilmiş olsun, ister beşer kaynaklı olsun her bir düzen ve sistem bir “din”dir. Yani aynı zamanda bütün ideolojiler,…izm’ler, ve doktrinler de birer dindir. Bunların yalnızca dünya ile ilgili tezler olarak kendilerini sunmaları ve âhiretle, dinle, inançla ilgili olmadıklarını ileri sürmeleri, yani temelde “laik” olduklarını belirtmeleri onların aşağılamak, mahkum etmek ve hayatın dışına itmek için gayret gösterdikleri “din”den -sözlük anlamıyla da terim anlamıyla da- başka bir şey olmadıklarını göstermektedir. Bunlar birer “dinsizlik dini”dir. (M. Beşir Eryarsoy, Şamil İslam Ansiklopedisi.) Dünya boştur. Hemen her birey, yalnız kalma korkusundan dolayı kendisi olamaz. Yani herkes bir başkası için yaşar; aksini iddia etse de. Eğer bir insan kırk yaşında birdenbire yalnız kalsa, geçmişinde yaptıklarını yapmayı ve kendine söylediklerini söylemeyi keserse, bu durum onun yalnız kalmadan önce yaşamadığını gösterir; dünya işte bu bakımdan boştur. Nietzsche’nin “Üstinsan” tanımı, kendisiyle alakalı basit bir kibir sorunundan ibarettir. Zira bir yazdıklarına bakınız, bir de gerçek hayattaki durumuna; onunla kim konuşursa konuşursun aşırı bir nezaket içerisindeymiş sürekli. “Uydurma!” diyenler için başka bir kanıt sunayım; atın boynuna gözyaşları içinde sarılarak delirmesi. Kocaman bıyık bırakmakla insanlara kendini kararlı, çelik gibi iradesi olan biriymiş gibi gösterebilirsin, ama bunu kanıtlamak için bize bıyıktan fazlası gerekli. Ayrıca kimisi onun içinde iki farklı kişilik barındırdığını söylüyor. O halde niçin bu hastayı dinleyelim? Yanlış anlaşılmasın, ben içinde iki kişilik barındırdığını düşünmüyorum. Herkesin yalnızca bir kişiliği vardır; zaman zaman kendisiyle çelişmesi bunun zıttını kanıtlamaz. Son olarak bir öneri ve bir hadis sunacağım. 1)“Bilinçaltı” kavramının karşı çıkılamaz bir gerçek olduğu kimce, ne zaman belirlenmiştir? Niçin bu dayatmayı kabulleniyoruz? Bunu araştırmanızı öneririm. 2) Daha önceleri bir Hıristiyan olan Adiy b. Hatim, İslam’ı kavrayıp anlamak niyetiyle geldiği zaman, taşıdığı şüpheleri gidermek için Hz. Peygamber’e (s.a) birkaç soru sordu. Bu sorulardan biri şu idi: “Bu ayet bizi, âlimlerimizi ve rahiplerimizi Rabler edinmekle suçluyor. Bunun gerçek manası nedir? Zira biz onları kendimize Rabler edinmeyiz” dedi. Hz. Peygamber (s.a) cevaben, ona karşı bir soru yönelttiler: “Siz onların gayrı meşru (yasak) ilan ettiklerini gayri meşru, onların meşru (serbest) kabul ettiklerini meşru sayıp öylece kabul etmiyor muydunuz?” Adiy, “Evet böyledir” diye tasdik etti. Hz. Peygamber (s.a) , “İşte bu sizin onları kendinize rabler edinmenizdir” buyurdu. (Tevbe: 31’e binayen.)
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Böyle Buyurdu ZerdüştFriedrich Nietzsche · Kum Saati Yayınları · 200338,1bin okunma
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.