".... acı çekmiyorum artık." dediğinde, bu sonucu hepimiz başka anlıyoruz muhakkak. Ama, yaşamında o noktaya gelenlerin dudaklarından bu "sonuç" yürekten döküldüğünde o kişiyi böyle bir kitapta daha iyi anlarız kanısındayım. O hayatın içinde kendimize de yer buluruz, bulamayız.. Dolu dolu yaşama denen o hayatı arayanlarımız da vardır başka ortamlarda. Bazıları için boş bir hayat ta olabilir.. Bir Aziz Nesin, bir Oğuz Atay, bir Oktay Sinanoğlu, Picasso, Rosenbergler, Kafka.. Biz hala onlarda çok şey buluruz. Sürekli bir şeyler buluyorsak onlarda, bu hayat önemli diye düşünürüm...
Ben geçmişe "pişmanlıklar yığını" olarak bakmıyorum. Hiç kimsenin geçmişine hatta. Çok değerli insanlar arkalarını döndü gitti (Böyle resimleri var), pişman olarak değil, vay anasına, daha yapacak çok şey vardır muhakkak.. diyerek, diye düşünüyorum.
"Sokaktaki Adam" ı okuyacağım. İncelemeyi ve yorumlarınızı çok değerli buldum, emeğinize sağlık. Eksik olmayın.