Şahmerdan, birbirinden farklı 19 hikâyeyi barındıran bir kitap. Bu hikâyelerde belirli bir konu olmamakla birlikte, tasvirleri yer yer değişkenlik göstermektedir. Bazı hikâyelerde mekâna ağırlık verirken bazılarında karakterlere, bazılarında ise daha soyut kavramlar olan duygulara yer vermektedir.
Eserlerinde çok bizden ve samimi ifadeler kullanırken çoğunluklu olarak olay örgüleri adada veya bir köyde geçmektedir. Ancak her öyküde mutlaka eski Türkçeye ait sözcükler mevcut ve bazen anlaşılmayı güçleştirebiliyor.
Hikâyeler çok kısa olduğu için sanki uzun bir romanın rastgele bir sayfasını açıp okumaya başlamışım gibi hissettim. Yani olaylara çok ortadan dâhil olmuşum gibi. Bazı hikâyelerde ise sonuç bölümünün yer aldığı sayfa yırtılmış da sonu öyle havada kalmış sanki. Devamında ne oldu, konu nereye bağlandı gibi şeyler aklıma gelmedi değil. Ancak Mark Twain Derneğinin Atatürk’ten sonra tek onur üyeliğine sahip üstadının diğer eserlerini de okuyup genel bir yargıya o zaman varacağım.
Hikâyelerin içinde en çok hoşuma giden “Mahpus” oldu. Ayrıca kitabın bu baskısında Ara Güler’e ait Sait Faik notları da mevcut. Tek eserde iki üstada yer verilmesi çok hoş.
Okuyup değerlendirmenizi tavsiye ederim.