Ömer bir yorumu yanıtladı.
Paul Bell şöyle bir sonuca vardı: "Dinsel inanç ve bir kişinin zekâsı ve/veya eğitím seviyesi arasındaki ilişki üzerine 1927'den beri yapılan 43 araştırmanın, dördü hariç hepsi bu etmenler arasında bir ters orantı olduğunu buldu. Buna göre, bir kimsenin zekâsı ya da eğitim seviyesi ne kadar yüksek olursa, bu kişinin dindar olması ya da herhangi bir türde 'inançlar' barındırması o kadar olasılıksızdır."
Sayfa 112 - KuzeyKitabı okudu
Öne Çıkan Yorum
12. Ve 15. Yüzyılları arasında yaşanayan Farabi ve İbn-i Rüşt dışındaki Cezeri, El Kindi, İbn-i Sina giibi Eğitimli müslümanların yaşamlarını okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca Endelüs Emevilerin İspanya'da üniversite katkılarını araştırmanızı da ayrıca tavsiye ederim. Keşke yanlış dine inanan Moğollar, Abbasilerin eserlerini yok etmeseydi de onları da örnek verebilseydim.
20. Yüzyıl sonrasında Müslüman ya da Hristiyanlar dinde emir gelen 'çalışmak' emrini bir yere bırakıp eğlenceye ve liberalliğe uymuş durumda. Dindar olsun olmasın bir soru olsa googleye bile sormakta tenezzül edemiyorlar. Ülkeyi Twitterden takip eden bir guruh var. Ateist ya da dindar da olsa bilim adamı çıkması bu devirde kolay değil. Bilimde de sınıra kadar gelindi. Ama hala çalışan müslümanlar var. Aziz Sancar, İlber Ortaylı ve bir takım adı duyulmamış genlerle ilgilenen Müsluman Türk bilim kadınları da oldu. Ancak adları malesef magazin ve dizi sayfası kadar bir Atiye dizisi kadar konuşulmadı. Biz Müslümanların ve batıdaki Hristiyanların eksiği sadece bu yönde.
David Eagleman'ın "Beyin" kitabında da ideolojilerin aslında insan zekasını gerilettiğinden bahsediliyor. Günümüz nörobilimcilerinin üzerine düştüğü yegane konu bu, şu anda... Çok iyi bir kitap, tavsiye ederim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.