Topraktan geldik, toprağa döneceğiz.İnsanlar hakkında hala daha görünüşe göre yargıya varmak ve hele ki bunu böyle bir platformda yapmak...
Bazen gerçekten yobazlığın kitap okumayla alakasının olmadığı, zihin denen oluşumun kendi içinde bir evrime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Evet eğitim bizi kurtaramıyor çünkü aldığımız eğitim gerçekliği yitirdi.
Kitap incelemesine böyle başlamak biraz garip oldu evet. Aslında çok da inceleme yazılacak, her önüme gelene ille de okuyun ya da biliyor musunuz ben bunları, bu kitaptan öğrendim çok ilginç diye dillere düşürüp anlatacağım bir eser değil. Yanlış anlaşılmasın!! Kitabı ya da yazarı eleştirme gibi bir derdim yok yani amacım esere "vasattır" etiketi yapıştırmak değil. E peki niye yazdın derseniz de paylaşmış olduğum alıntılara tesettürlü bir arkadaşımızın yaptığı yorumdu. Tesettürlü diye belirtmemin nedeni de şekile göre yargıda bulunduğum için değil...
"Kapalı olmana rağmen nasıl böyle bir alıntı paylaşıyorsun"diye uyarma nezaketi(!) göstermiş olmasından dolayı. Alıntının bağlantısını vermiyorum ama yazarın tanrıya dair bir varoluş tanımını yaptığı kısmı içeriyordu. Mevzunun ne olduğunu bilmeden ya da yazarın, kitabın içinde nasıl bir olay örgüsü, kişi bağlantısı ya da var oluş tezi yazdığını düşünmeden(!) Hatta ve hatta kapalı ya da açık olsun bir insanın tanrıya bakış açısını belirli bir kalıba sığdıran zihniyetten bezdim. Mevzu hakaret falan değil(!) ki zaten bu hususta hassas davranırım. Ama burda bari böyle şeyler yapmayın kurban olayım. Ahlak bekçiliği, yargılama, ithamda bulunma, şekilcilik... daha nice salt değişmezlik, bilerek ya da bilmeyerek hepimizin yaptığı bir şey haline dönüştü. Bu konuda kendimi de çok eleştiririm ama en azından insanlara sen bu haldeyken nasıl böyle bir şey yaparsın(düşünürsün) gibi bir ithamda (yargılamada) bulunmam. Nice açık kişi vardır ki senin o (göya) savunma ihtiyacı duyduğun tanrıya senden daha çok bağlıdır. Bilemezsin!
Neyse kitaba gelirsek; Saramago gerçekten çok farklı bir kişilik olmalı ki tarihe, dine, yaşama ya da insana dair olguları bambaşka bir gözle görüp ifade edebiliyor. Ölüm, devlet, Tanrı, yaşam, kargaşa... tüm bu bahsettiğim konular kitap içinde sistemli bir oluşumun birer elemanı olarak ele alınmış. Yani hepsini hem ruhani, varlık boyutunda hem de meta olarak size sunuyor. Başlarda sıkılmadım değil belki de bu kitabı okuyacağım vakti doğru seçmedim, o yüzden de uzun sürdü bitişi. Ama sonuna doğru, yani ölümün dilinden anlatıldığı bölümler ziyadesiyle tatmin edici.. Zaten bu yüzden çok fazla alıntı yaptım sanırım :)
Ben keyif aldım umarım siz de alırsınız :)