Baştan çıkarma; büyülemeye eş değerdir. Soren Kierkegaard'da bu basit eş anlam üzerinden tuttuğu günlüğünden yaratmıştır Johannes'i ve Cordelia'yı.
Kitap, Johannes'in Cordelia'yı özgürleştirme projesidir. Çünkü günlük işin içine giriyorsa tasarlanmış, ölçülüp biçilmiş bir film senaryosu gibi akışı oluşturulmuştur. ve tabii ki böylesine asil bir iyiliği ancak ve ancak Johannes gibi kadının ve aşkın doğasındaki gizli patikaları bilen bir estetik aşığı, özgürlük bağımlısı yapabilirdi.
Okurken Kierkegaard'ın bize her iki karakter üzerinden seslendiğini fark edeceksiniz. Bir yandan Johannes'i tarafsız bir izlenimle aktarırken diğer taraftan duygu, tepki ve hareketleriyle onun aslında biz olduğu algısını oluşturmuş olacak. Ökse otu nasıl ki hedefteki kuşları sarmalaması yüzünden avcılar tarafından kullanılır işte her iki karakterin okuyucu üzerinde uygulandığı yöntem de tam olarak budur. Gerçekten okunabilecek en iyi kitaplardan biri diyebilirim. Duygu sarmalının psikolojik tahlilleri, felsefi uçurumların eşiğinde yürümek ve ironik bir şekilde vicdanın hesabını yaşamak.
Gerçek tutkuya dair muazzam bir eğri çiziyor bize Kierkegaard. Yaşanılanların ruhunuzda bırakacağı etkiler sonrası artık aynı düşüneceğinizi hiç sanmıyorum.