Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

396 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Emma Ziyagil
Yayındayken milyonlar tarafından takip edilen ve halen tekrarı bile milyonlar tarafından izlenilen bir Türk dizisi var. Aklınıza hemen Doktorlar gelmiş olmalı, o değil, Aşkı Memnu! Bihter'in yasak aşkının anlatıldığı bu diziye insanları bağlayan nedir, Bihter hakkında dizi boyu insanların duygu ve fikirlerinin değişimi nedir gibi sorular sormadan edemiyor insan. Ancak bunlardan önce Aşkı Memnu ve bu tarz yasak aşkı konu olan kitap ve dizilerin esin kaynağı Madam Bovary ile tanışmalıyız. 19. yy'ın ikinci yarısı başlayalı üç beş sene olmuşken Gustave Flaubert, Fransa'da bu romanıyla büyük tepki çekiyor ve aynı zamanda ilgi topluyor. Hatta "ahlaksızlığa teşvik suçundan" yazar davalık da oluyor, sanki halkın ahlaksızlık yapması için Gustave Flaubert'in kitabına gerek varmış gibi. Aslında burada neden sonuç ilişkisi yanlış kuruluyor. Ne Gustave Flaubert'in Madam Bovary'si ne de başka birinin herhangi bir kitabı yüzünden halk ahlaksız bir şey yapar; bu yazarlar ancak içinde yaşadıkları halkın durumuna ışık tutup bunu romanlarında işlerler. Ancak halk kendi içinde bulunduğu olumsuzlukların sergilenmesinden ve kendisine gösterilmesinden hoşnut olmadığı için bu olumsuzlukların nedeni olarak bu kitapları gösterir ve bundan dolayı da bunları suçlar, linç eder. Mahkemede Gustave Flaubert'a "Kim bu kadın?" diye soruluyor ve o da "Madam Bovary benim!" yanıtını veriyor. Evet Madam Bovary Gustave Flaubert'tir ancak sadece o değildir az önce izah ettiğim nedenlerden ötürü. Peki bu tepkilerin nedeni nedir: Madam Bovary, bol bol roman ve dergi okuyan ve buralarda sahnelenen hayatlara ozenen hatta ozenmekten de öte, gerçek hayatın ancak o olduğunu düşünmeye başlayan, haliyle de kendi içinde bulunduğu hayatı begenmemeye, bilakis ondan tiksinmeye başlayan birisidir. Sadece dergi veya romanla değil Fransız sosyetesinin gösterişli hayatı ve burjuva kesiminin lüks ve şatavatli hayatı da etkili olur bu durumun oluşmasinda. Bunun sonucunda Madam Bovary'de yogun bir tatminsizlik duygusu oluşur. Bunu ise başka hayatlarda yani başka erkeklerde bulmaya çalışır. Çünkü kocası Charles bulduğu ile yetinen bir karakterdir; yükselme hırsı bulunmaz kendisinde. Bu da haliyle Madam Bovary'i ofkelendirip kocasından uzaklaştırir. Madam Bovary'nin bu ruh hali psikoloji alanına da Bovarizm adıyla girmiş, keza aynı adla edebiyat dünyasında da bir akıma neden olmuştur. /"Ne olursa olsun mutlu değildi, hiçbir zaman mutlu olmamıştı. Hayatın bu yetersizliği, dayandığı şeylerin hemen bozulup çürümesi nereden geliyordu?"/ Bu durumu günümüz dünyası şartlarıyla ele alırsak özellikle sosyal medyanın, bunlar içinden de bilhassa fotoğraf ve video üzerine kurulu olanının yaygınlaşmasi ile farklı modalara, kişilere, hayatlara, fikirlere vs ozenme, onlara sahip olma veya onlar gibi olma arzusu insanlarda oldukça artıyor. Tabiki, bu arzuların tümü hatta çoğu karşılanamıyor. Karşılananlarsa bir tatmin duygusu yaratmiyor, aksine daha çok bu duyguyu kamçılıyor. Sadece sosyal medya değil, reklam dünyasının insanların arzularını artırması ve yönlendirmesi de bu konuda oldukça öneme sahiptir. Sonuçta; elde ettigiyle yetinemeyen, onunla tatmin olamayan, sürekli fazlasını veya başka hayatlara sahip olmak isteyen, bunu isterken kendi hayatının şart ve imkanlarindan uzaklaşan, onları yadsiyan gerçeklikten kopuk insanlar ortaya çıkmış oluyor. Bu duruma Madam Bovary özelinde döneminin kadın haklarının ve kadına toplumsal bakışının durumu da eklenince ortaya daha grift bir hal ortaya çıkıyor. Kitapta en hoşuma giden ve bence en çarpıcı söz de bu konuya oldukça anlamlı şekilde ışık tutan şu sözlerdi: "Madam Bovary! Herkes size bu isimle hitap ediyor!.. Fakat aslında bu sizin isminiz değil, bir başkasının ismi!" Emma'ya bu sözler her ne kadar kendisine salt kur yapmak için söylenmiş olsa da, bu onun anlamından bir şey eksiltmiyor. Aksine daha çarpıcı hale getiriyor. Çünkü mevcut toplumsal düzende kadının özgür, kendi ayakları üzerinde bir fert, erkekle eşit haklara sahip olan bir insan olmasi gerektiği gerçeği, bu toplumsal yapının sıkı bir üyesi olan bir erkek tarafından kendi çıkarı doğrultusunda dile getirilmis olunuyor. Kadın haklarını dile pelesenk edip bunu salt lafta bırakan, kendi çıkarı için malzeme haline getiren ve bu yönde ciddi adımlar atmaktan uzak kalan aksine onun haklarını elinden alıp onun asli yerinin ev olduğu bilincini vermek isteyen sistemin bir özeti niteliğinde bir sözdür bu! Kitabı okurken yer yer Emma'ya insanın kızası gelir, özellikle kayinpederi ölmüş ve kocası ile kaynanasi birbirlerine sarılıp ağlarken onun hala sevgilisinin yanına gitmek için bir yol araması okura "Yuh be!" dedirtebilir. Öte yandansa Emma'yi bu duruma sokan şartları düşündürtür. Ve şimdiki gibi kadınların boşanma hakları, çalışma ve sosyal hayatın içinde özgürce bulunma hakları ve şartları mevcut değil o dönemlerde. Evet, Emma'nin birçok hatası bulunmaktadır. Lakin Emma kocasından en başta ayrılmak istese buna yine toplumdan tepki gelecek, dinin buna el verip vermediği gündeme gelecek, hadi bir şekilde boşandı diyelim bu sefer de "dul" damgası yiyip sosyal hayatta konumu aşağı indirilecek ve ona göre muamele görecek, ayrıca ekonomik olarak oluşacak olumsuz durumlar da cabası. Yani kendi halinde, saf bir doktor olan Charles habire aldatilirken ona şefkat duyup acırken hatta onu haklı görmeye başlarken biz okurlar, Emma'nin içinde bulunduğu şartlar daha da su yüzüne çıkmış olur. Yazarın da Charles karakterini neden bir nevi meleğimsi modda yaptığını anlıyorum en azından ben bu şekilde anlamlandiriyorum. * Son olarak: /"Hani insan, hiçbir şeye karşı ilgisi, hiçbir şeyden umudu kalmayınca hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur,"/ Evet, insan bunu hayatında sık sık hisseder. Ezilmemek için Emma'nin hayatı önümüzde Gustave Flaubert'in kaleminden çıkmış güzel bir örnek olarak durmaktadır. İyi okumalar
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201933bin okunma
··
617 görüntüleme
Hilal okurunun profil resmi
Emma Bihter benzetmesi çok hoş olmuş, gülmeden edemedim.:D Kitabı okuyalı o kadar uzun zaman oldu ki olayları tam olarak hatırlayamıyorum. Hatırladığım tek şeyse Emma'ya olan kızgınlığım... Ama şimdi yazdıklarınızı okuyunca sanırım kızmakla biraz haksızlık etmişim ona Teşekkürler ellerinize, kaleminize sağlık 😇
Kaan okurunun profil resmi
Dediğim gibi kızılabilir haklı olarak ama başka şartları da göz ardı etmemek gerekir. Normalde aldatma olayına karşı çok katıyımdir ama bir olayı her açıdan objektif ele almak en iyisi gibi geliyor. Teşekkür ederim, begenmenize sevindim☺
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.