Gönderi

Mustafa’nın vücudunu yavaşça sedyeye yatırdık ve sedyeci arkadaşım önde, ben arkada odadan çıkardık. Alçalmış gök, boz bulanıktı. Lâpa lâpa yağan kar, yerle göğü birbirine bağlamış gibiydi. Yaşlı gözlerimi Mustafa’nın yüzünden ayıramıyordum. Karlar, çiçeğe konan bal arıları gibi, Mustafa’nın siyah, uzun saçlarına, sakalına konuyordu. Yüzünün bütün sertliği gitmişti. Bizler için sakladığı sevgi, içinden çıkıp yüzüne vurmuştu sanki. Şimdi yüzünde o sevgiyle benden uzaklara, uzaklara gidiyor, Osman’ın, Halil’in, Cevdet’in dünyasına gittiğini bilir gibi, sevinçli görünüyordu.
Sayfa 183 - Ötüken Yayınları
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.