Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

186 syf.
8/10 puan verdi
John Fante'nin dört kitaplık serisinde alter egosunu temsil ettiği söylenen Arturo Bandini'nin hayat serüvenini konu alan ilk kitabı. Bu kitap, Arturo Bandini'nin yazarlık macerasına nasıl başladığını anlatıyor. Babasının ölümünden sonra annesine ve yobaz bir rahibe olarak gördüğü kız kardeşi Mona'ya bakmak zorunda kalan ama girdiği her işte başarısız olan Arturo Bandini için önemli olan tek şey Nietzsche, Schopenhauer, Spengler, Bergson kitaplarıdır. "... Park her gün. Yüzlerce kitap okudum o parkta. Nietzsche, Schopenhauer, Kant, Spengler, Strachey... Ah, o Spengler! Ne kitap! Ne ağırlık!" (syf. 41) Evin içindekilere kendini yabancı hisseden Arturo'nun gerçeklerden hayal dünyasına kaçabildiği, kitaplarını ve kadın dergilerini okuyabileceği, rahat edebileceği tek yer odasındaki elbise dolabının içidir. Fotoğraflarını biriktirdiği kadınlarla hayallerinde birlikte olur. Helen, Hazel, Tanya, Marie, Ruby, Jean, Nina.. her biriyle farklı hikayesi, farklı macerası vardır Bandini'nin.. Koyu Katolik olan anne ve her gün kiliseye giden kız kardeşinin inancını alaya alan A. Bandini, Tanrı hipotezini de sonuna kadar reddeder. "... Tanrı hipotezini reddediyorum! Sahte Hıristiyanlığın kokuşmuşluğuna tükürüyorum! Din halkın afyondur!" (syf. 17) Çalıştığı birçok işten kovulan Arturo Bandini girdiği konserve balık fabrikasında da çevresindekiler tarafından alaya alınır. Toplumun sosyal normlarına uymayan, anti sosyal kişilik özellikleri taşıyan Aturo Bandini, belki de bu sebeple hayvanlara eziyet etmekten garip bir şekilde haz alır. "... Omuzum ağrıyıncaya, tetik parmağım su toplayıncaya kadar ateş ettim. Beş yüzün üzerinde yengeç öldürmüş, iki katı kadar da yaralamıştım." (syf. 27) "... Siyah karıncalar geziniyordu çim tanelerinin arasında... Pantolonumun paçalarını kaldırıp baş parmağımla ezdim onları. Kaçmak için ellerinden geleni yapıyor, deli gibi kılların arasında dönüyor, bazen beni şaşırtmak ister gibi birden duruyorlardı; ama başparmağımın kötülüğünden kaçış yoktu onlar için. Aptal karıncalar! " (syf. 42) "... Cesur bir sinek kondu koluma, kolumu sallamama rağmen havalanmayı ısrarla reddetti. Bu çileden çıkardı beni. Bir tokatla kolumun üzerinde öldürdüm onu. Ama o kadar öfkelendirmişti ki beni ağzıma sokup çiğnedim, sonra da tükürdüm. Sonra balığı yerden alıp kum tepeciğinin üzerine yerleştirdim, bağırsakları fırlayıncaya kadar üzerinde zıpladım. " ( syf. 56 - 57) Kısacası; Los Angeles Yolu'nu okudukça Toza Sor'daki platonik aşıktan daha farklı 18 yaşındaki ergen Arturo Bandini 'yi keşfe çıkıyor ve onun düş dünyasına yolculuk yapıyoruz. Ve Arturo Bandini yazarlık serüvenini atılıp evi terk etmeden önce tüm yaptıklarına rağmen (yalanları, sanrıları...) kendi eleştirisini kendisi yapmayı da ihmal etmez. "... Kiliseye filan giderdi. Çok dindardı, efendim. Örnek bir çocuk. Rahibeler tarafından eğitilmişti, kuzu gibiydi. Şimdi acınası bir halde, efendim. Çok üzücü, efendim. Birden değişti. Evet. Bir haller oldu çocuğa. Babasının ölümünden sonra bir türlü kendine gelemedi, haline bakın... " ( syf. 141 - 142)
Los Angeles Yolu
Los Angeles YoluJohn Fante · Parantez Yayınları · 2017517 okunma
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.