Ah, zaman - ve bizler, zamanın evlatları! Onun içinde solduk ve aşağılara indik, ama hayat ve gençlik hep yukardaydı, hayat hep gençti, gençlik hep hayattaydı, bizimle bir arada, bizlerin yanı başında ise yaşayıp gidenler; bizim ve onun zamanı olan aynı zaman içinde beraberlik, he nüz yüzüne bakabiliyorduk, buruşturduğu alnından öpebiliyorduk, gençliğimizin dönüşü, bizden doğmuş ... bu-
radaki ise ondan doğmamış, ama olmaz da değil, üstelik karşı olan öldüğünden bu yana, yalnız onun yanındaki değil, babanın, o zamanki gencin, yanındaki yer boş oldu-
ğundan bu yana, gayet iyi düşünülebilir bir şey.