İlk kitapta olduğu gibi, bu roman da sadece bir gerilim romanı olmakla kalmıyor, aynı zamanda Larsson'un kendisinin toplumda gördüğü kurumsal yozlaşma ve kadının sömürülmesi gibi konuların üstesinden geliyor.
Lisbeth Salander gerçekten harika bir yaratım: psikolojik olarak karmaşık, ahlâken yolundan şaşmaz ve kendi adalet arayışında korkusuz.
O kadar akıcı bir kitap ki rahatsız olmama rağmen ilk başlarda yavaş yavaş okumama rağmen son 400 sayfasını iki gün sabahlayarak okudum. Bu etkileyici kitap için kesinlikle sabahlamaya değer.
