Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

138 syf.
10/10 puan verdi
İÇİMİ ÇEŞMELERLE YIKADIM
Sait Faik Abasıyanık 1936’da yazmış bu öykü kitabını.. İçinde 20 tane denizi ,balıkçıları, Ada’yı, lodosu, çaparı, toriki, tramvayı,sabahçı kahvelerini, tren istasyonlarını, kedileri, Sapanca Gölü’nü, Kocaeli kilimini, tülbent kokulu namaz kılan anneleri, domatesi kumlu ekmeğe katık yapan işçileri kısa ve fonetiği hoş eski türkçe kelimeleri de içine serpiştirerek ,bol bol alegorik anlatıma başvurarak başarılı ve hayran edici, yaşam sevinci tadı bırakan birbirinden güzel öyküler barındıran bir kitap. Burgaz’a günübirlik gitmişim.Vapurdan indikten sonra sahil kenarındaki ilk karşıma çıkan salaş bir kahvenin önüne gelmişim.Duvarı arkama alıp yüzümü denize dayamışım bir tahta sandalyeye ilişmişim. Benden başka bikaç adam daha oturuyor onlarda düşüncelere dalmışlar kimi denizi seyrediyor benim gibi.. Bu adamlar birtakım adamlar.. Hafızam suretlerini zihnimde kalmış kelimelere, kitaplara benzetiyor,yavaş yavaş bu adamları isimleriyle hatırlayacağım. Kahveci görünüyor eski kapı girişinde. Kahveci eyy,bir Semaver yakıver ! diyorum. Birtakım adamların hepsi düşlerinden uyanır gibi bana yüzlerini çeviriyorlar.. Bir müddet sonra Semaver geliyor ortaya başlıyorum konuşmaya, ilk hangisi aksülamel verecek acaba:) Meserret Oteline gelen kadın, portre resmin hikayesini son anda anlatmaktan vazgeçti ya,birden o resimdeki kadın oluverdi ve onun vasiyetini yerine getirir gibi oteli ziyaret sebebini açıkladı dedim ordan Nurullah Ataç cevap verdi, -Anlatılan kişilerle anlatan kişileri karıştırdığını, düşle anıları birbirine geçirdiğini sen de gördün SFA ‘nın içini değil mi? :) Soğuk İstanbul sabahlarında buz tutmuş çamur parçalarını kırarak insanların fabrikaya gittiğini , mesaiye başlamadan önce fabrika duvarına dayanarak sahleplerini içtiklerini görebiliyorum kelimelerinde dediğimde Reşat Nuri Güntekin ordan cevap veriyor: - Güzel bir Türkçe ile yaşadığı zaman ve muhitin erişilmesi zor kolaylıkla anlatabildiğini sen de gördün SFA’nın içini değil mi? İçinde ızdırap,kaza,geçmiş barındırmayan,sadece buhar,taze çay kokusu ve huzur tadı veren Semaver çayımızı yazın adamlarıyla yudumluyoruz laflarken:) Bir film sahnesinde dağılmış otomobil parçalarının yeniden birleşip bütün olması gibi insan içine karışma, sokağa çıkma isteği duyuyor ama sevmekten korkmasına rağmen diyorum. Vedat Günyol konuşuyor şimdi de; -O sevgi peygamberiydi.İnsan sevgisi herkesin içindekinden büyüktü sen de gördün SFA’nın içini değil mi? Tramvay’da soğuk bir İstanbul gecesinde biran önce yatağına kavuşma hayali kurarken yatacak yeri olmayıp sabahçı kahvesinden çıkartılan hamalları görmüştü ya,o andan itibaren yatağına kavuşma düşü acılaşmıştı içinde dediğimde Yaşar Kemal cevap veriyor; - Sait her yönüyle halktandı ,insanları candan severdi, sende gördün SFA’nın içini değil mi? Sahilde Stelyanos balık ağlarını onarırken oğlu gemiciğini yapıyor az sonra başka çocuklar ceplerindeki taşlarla o kayığı batıracaklar habersiz.. Etrafıma bakıyorum o birtakım adamlar birden yokoldular ama hâla var gibi hissediyorum.. Semaver de yok önümde, kahveci daha açmamış kapısını.. Küçük insanların insanca duygu ve düşüncelerini çok güzel bir Türkçe ile kaleme almış güzel bir öykü kitabı okudum. Yaşama sevinci sıcak kalmasına ihtiyaç duyan herkese okumasını tavsiye ederim.
Semaver
SemaverSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 201311,8bin okunma
··
130 görüntüleme
Orhan Gazi okurunun profil resmi
Kitapta ki bir hikayeye konu olan Meserret oteli, şimdiler de bir işhanı olarak yaşamaya devam ediyor.hemen hergün önünden geçerim. instagram.com/p/B5IioCQgTOM/?...
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
O zamanın Adapazarı bir köy iken bu otel oldukça konforlu beğenilen bir otelmiş.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.