Gönderi

765 syf.
8/10 puan verdi
Uluslararası romanın “ustası” olarak nitelendirilen Henry James’e ait okuduğum ilk roman Bir Hanımefendinin Portresi oldu. Elime ilk aldığımda kalınlığından dolayı bitirmenin biraz uzun süreceğini düşünmüş olsam da beklediğimden biraz daha az sürede bitirmiş buldum kendimi. Öncelikle eğer detaylı anlatımdan, derin psikolojik analizlerden, beklenmedik olay örgülerinden ve ucu açık sonlardan hoşlanıyorsanız sakın ola kitabın kalınlığına aldanıp da okumamayı tercih etmeyin çünkü elinize bir kez alıp odaklandınız mı, konu sizi içine çekecektir. Olaylar babasının ölümü sonrası, uzun süredir görmediği, pek de fazla tanımadığı teyzesi Lydia Touchett’ın himayesi altında İngiltere’ye getirilen Isabel’in etrafında gelişmekte. Isabel, dönemin getirmiş olduğu kadının “evlenmesi gereken bir nesne” anlayışına her seferinde karşı çıkarak kafasında belirlediği hayal ve ideallerinin peşinde koşmakta çok kararlı çıkıyor karşımıza. Fakat sonrasında yazarımız bize öyle bir ters köşe yapıyor ki hayatın insanın karşısına nasıl beklenmedik şeyler çıkarabileceğini, aklımıza asla gelemeyecek nedenlerin “kader”imizi belirleyebileceğini veya en azından onu farklı yollara yönlendirebileceğini, yanlış verilmiş kararların ne tür sonuçlar doğurabileceğini, bu sonuçların ne kadar ağır duygusal yüklere sebebiyet verebileceğini kısacası her şeyin bir anda değişebileceğini ve aslında çoğu şeyi asla planlayamayacağımızı sert bir tokat gibi vuruyor yüzümüze. Olayların gelişim şekli ne kadar çarpıcıysa, sonuç da bir o kadar ucu açıktı. Bu şekilde bir sonun beni hayal kırıklığına uğrattığını söylersem bunun sadece devamına karar veremiyor olmamdan kaynaklandığını ek olarak belirtmek isterim. Yazara ait okuduğum ilk kitap olsa da kesinlikle son olmayacak.
Bir Hanımefendinin Portresi
Bir Hanımefendinin PortresiHenry James · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020556 okunma
·
160 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.