Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

öğretmen emeklisi: «Hocanın biri cerre çıkmış, bir zamanlar!» diye başladı, «İnmiş konuksever bir köye. Açlıktan zifiri kesilmiş hocanın. Gözünü karartmış, Peygamberin devesi gibi çökmüş, karşısına çıkan ilk biçimli evin önüne! öyle ya, deve bile hamur yutturacak evi hesaplayıp çökmüş olacak. Hoca da öyle yapmış. Evin erkeği çiftinin çubuğunun başında. Evin kadını, oğlundan bir çömlek pekmez göndermiş hocaya. Bir de somun... Hoca batırıp batırıp indirmiş gövdeye. Bakmış ki, ekmek batırmakla çömlekteki pekmezin tükeneceği yok. Çocuktan bir kaşık istemiş. Başlamış bu sefer kaşıklamaya. O da olmamış, kaldırmış çömleği dikmiş. Lıkır lıkır... Hâlâ tüketememiş çömlekteki pekmezi. Oğul, demiş pekmeziniz halis üzüm pekmeziymiş. Siz böyle her gelen Hoca'ya bol bol pekmez çıkarır mısınız? Yok, demiş çocuk, çıkarmayız! Hani Hoca biraz da böbürlenmemiş değil. Ya, demiş; çıkarmazsınız demek? Peki, bana neden bu kadar bol pekmez çıkardınız? Oğlan, neden çıkaracağız demiş, küpe sıçan düştü de... Ziyan olmasın diye çıkardık. Hocanın kavuk tepesinden fırlamış. Kaldırdığı gibi pekmez çömleğini vurmuş yere; tuz buz etmiş. Olandan bitenden ürken çocuk, seslenmiş içeri. Anneee! Hoca, babamın sidik kabını kırdı!» Jandarma Komutanı emeklisi: «Yoook!» dedi, «Türk köylüsüne söz yok... Bunlar çarpık kafalıların uydurduğu masallar... Türk köylüsü, yemez, yedirir... İçmez, içtirir...»
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.