Başkası yapamıyor diye bir
zevkten vazgeçmenin, başka biri mutsuz olduğu için bir mutluluğu kendine yasaklamanın
bir anlamı olmadığını biliyordum. Güldüğümüz, budalaca şakalaştığımız her saniyede
birilerinin yatağında kıvranıp öldüğünü, binlerce pencerenin gerisinde yoksulluğun kol
gezdiğini, insanların açlıktan öldüğünü, hastanelerin, taşocaklarının, kömür madenlerinin
olduğunu, fabrikalarda, bürolarda, hapishanelerde sayısız insanın angarya olarak çalışmak
zorunda kaldığını; başka birinin acı çektiğini hissetmenin o kişinin acısına bir faydası
olmayacağını biliyordum. Yeryüzündeki acı ve felaketleri yalnızca düşünmenin bile,geceleri insanın uykusunun kaçması ve dudaklardaki gülümsemenin kaybolup gitmesi için
yeterli olacağının bilincindeydim.