Hayat ilerliyor. Zaman geçiyor. Şartlar değişiyor. İnsanın hayatı yorumlama kabiliyeti gün geçtikçe gelişme imkanına kavuşuyor. Perpektifler genişliyor. Kitaplar yazılıyor. Haberler yapılıyor. Keşifler sürüyor. Kanlar akıyor. Taze kanlar geliyor. Masumlar ölüyor. Zalimler geberiyor.... Devam ediyor her şey. Engelleyemeyiz bazılarını. Engelleyemediklerimiz; alın yazımızdır, bazı doğal kanunlardır, akıp giden zamandır... Engelleyebildiklerimiz; zulümdür, arşa dayanan feryâtlardır, dinmeyen gözyaşlarıdır. Engelleyebileceklerimizi ve engelleyemeyeceklerimizi öğrenmemiz lazımdır. Bunları öğrenmek için uğraşmak lazımdır. Ayrıca, doğru şeyleri öğrenmek, doğru ile yanlışı ayırmak için sağlam bir süzgece; iyi bir süzgeç edinmek için de benliğimizi sağlam temellere oturtmak lazımdır. İlk bakışta zor gibi görünüyor. Ama adım adım ilerlersek tüm bu taşlar yerine oturacaktır. Peki, adımlarımızı nasıl atmalıyız? Evvelâ, kendimizi bu âlemde bir yere koymalıyız. Ben şuyum, ben insanlığa şu faydayı sağlayacağım gibi kendimize iyi bir temel atmalıyız. Temel attıktan sonra, doğru malzemelerle benliğimizi inşa etmeliyiz. Bize, insanlığa, ümmetimize, dinimize faydalı olmamızı sağlayacak malzemeler gerektir. Bunlar da Kur'an'dır, Sünnettir, ilimdir, tecrübedir ve diğer faydalı her şeydir. Öğrenme arzusu, faydalı olma niyâzı, bize tüm bunları öğrenme ve uygulama kuvveti verecektir. Malzemeleri doğru kullandıktan sonra, bizim elde ettiğimiz meyveleri kullanmak için bize iyi bir süzgeç, iyi bir pencere lazımdır. Nedeni şudur: Öğrendiğimiz ilmi, gerçekleri, edindiğimiz tecrübeleri doğru bir şekilde kullanmak için bu pencere ve bu süzgeç bizim doğru bir sonuca ulaşmak için yardımcı olacaktır. Unutmayalım ki; amaç kadar araçta önemlidir. Tüm bu adımları attıktan sonra geriye son bir şey kalır: İcraat. Tüm attığımız bu adımları icraate dökmezsek, en azından icraate dökmek için uğraşmazsak, her şey boşa gider. *** Tüm bunları niye anlattık? Konumuz 'Dünya Düzeni'. Bunların bu konuyla ne alakası var? İlk bakışta öyle görünebilir ama bu duruma başka bir açıdan bakarsak, mevcut dünya düzeninin kurucularının ve idame ettiricilerinin - kendi lehlerine - başarılarının sebebi, az önce zikrettiğimiz adımları tek tek, sağlam bir şekilde - elbette kendi kaynaklarıyla, kendi yöntemleriyle - atmışlar ve şu anda dünyanın hâkimi mevkindedirler. Bizim başarısız olmamızın sebebiyse, adımları eksik atmamızdandır. Misâl, bizim kaynaklarımızı reddetmemiz, başka ve kültürümüze, dinimize zıt kaynakları temel almamız bunda etkilidir. Veya, bakış açımızı, süzgecimizi, penceremizi bize, yapımıza zıt temellere dayandırmamız da bunda etkilidir. İşte bu eser, bizim bakış açımızı düzeltmek için yazılmıştır. Bizim kaynaklarımıza zıt her şeyi tepeden inme, hazır bir şekilde bağrımıza basmamız, bütün dengemizi alt üst etmiştir. Bakış açımızı, yorumlama gücümüzü, asıl kendimize ait olan kaynaklarımızdan faydalanma ve yorumlama biçimimizi derinden etkilemiştir. Üstat, bize kaynaklarımızı hatırlatıyor, yanlış yorumladığımız - yanlış temellere dayandığımız - kavramların asıl manalarını anlatıyor ve bizlerin bakış açısının nasıl olması gerektiğini öğretiyor bize. Hem yeni dünya düzeninin aslında hiç göründüğü gibi olmadığını bizim tabulaştırdığımız çoğu şeyin mahiyetinin aslında bambaşka olduğunu söylüyor. Bize de feyz almak kalıyor. İyi okumalar dilerim. Muhabbetle.

Yeni Dünya Düzeninin SefaletiRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2018268 okunma

·

44 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.