20. yüzyılın ilk yarısında, biyolojinin pek çok dalı genellikle birbiriyle iletişim içinde değildi. Bunun sonucunda genetik, sistematik, paleontoloji, karşılaştırmalı anatomi, embriyoloji ve diğer alanlar evrimin anlamı hakkında kendi fikirlerini geliştirdiler. Kaçınılmaz olarak evrim teorisi farklı disiplinler için farklı anlamlar taşımaya başladı. Darwin’in evrim teorisi ile ilgili tutarlı bir görüş kalmamıştı. Ancak yüzyılın ortalarında söz konusu alanlarda lider konumunda olan bilim adamları görüşlerini Darwin ilkelerine dayalı bir evrim teorisi altında birleştirmek için disiplinler arası bir dizi toplantı tertiplediler. Sonuç “evrim sentezi” adını alırken, ortaya atılan teoriye de “Neo-Darwinizm” adı verildi. Neo-Darwinizm modern evrim teorisi düşüncesinin temelini oluşturmaktadır.
Ancak bir bilim dalı, o zamanlar henüz ortaya çıkmamış olması gibi haklı bir sebepten dolayı, toplantıya çağrılmamıştı. Modern biyokimyanın başlangıcı Neo-Darwinizm’in resmen ilan edilmesinden kısa bir süre sonrasına rastlar. Buna göre nasıl ki mikroskobik yaşamın karmaşık olduğunun keşfinden sonra biyoloji biliminin yeniden yorumlanması, gerektiyse Neo-Darwinizm de biyokimya alanında yaşanan gelişmelerin ışığında yeniden düşünülmelidir. Evrim sentezinde yer alan bilimsel disiplinlerin hiç birisi moleküler değildir. Darwin’in evrim teorisi doğru olsa bile yaşamın moleküler yapısını hesaba katmak durumundadır.