Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

540 syf.
10/10 puan verdi
·
15 günde okudu
SİMSİYAH HİSSEDİYORUM, DERİNLİĞİMDEN BALÇIKLAR AKIYOR!
“Kendi sınırların seni çarmıha geriyor. Körü körüne yaptığın seçimler değiştirilemiyor; bu saatten sonra geri alınamıyor. Fırsatın vardı; kullanmadın. İlk günahın çamuruna batmış, kendi sınırlarında debelenip duruyorsun. Çıkıp bir yürüyüş yapmaya bile karar veremiyorsun: Bu bir kaçış mı yoksa bütün gün odana kapanıp kalmak yerine ferahlatıcı bir deva mı emin olamıyorsun. Hayattan aldığın bütün zevkleri yitirdin. Önünde çıkmaz sokaklar bir bir dizilmiş. Hem kasten hem çaresizce yaratıcı hayata tutunduğun ipleri kesiyorsun. Gitgide cansız bir makineye dönüşüyorsun. Sevmeye nereden başlayacağını biliyor olsan da sevemiyorsun. Her düşünce bir şeytan, bir cehennem - her şeyi yeniden yapma şansın olsaydı şayet, ah, ne kadar da farklı yapardın bu kez! Eve gitmek, ana rahmine geri dönmek istiyorsun. Dünyanın, acımasızca bütün kapıları bir bir yüzüne kapatışını tek bir şey hissetmeksizin izliyorsun. Bir zamanlar çok iyi bildiğin o sırrı unutmuş gibisin, neşeli, güler yüzlü olmanın, o kapıları açmanın sırrını.” Bu bir roman değil, bu bir öykü değil, bu bir komplo veya arkaplan yazısı, senaryo veya oyun değil, sadece kırılgan düşünce koleksiyonu. Bu bir intihar öncesi iç döküş olmalı. Günlük okumak kolay bir iş değil. “Günlükler”de bazen mutlu bir Sylvia, bazen karanlık bir Sylvia görüyoruz. #83495929 Bu ikilemin kendisi de farkında olarak bunu açıkça kabullenmiş. Hastalığını kabul ediyor bir kez en başta. Kim midir Plath? Trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan, hayatı boyunca ilerici derece manik depresif bozuklukla boğuşan, “sırça fanus”ların, gizlerin efendisi. (Yarı otobiyografik bir roman olan ve depresyonu üzerine ayrıntılı bilgiler veren Sırça Fanus kitabının yazarı olarak bilinir.) Bilmem kaçıncı kez yine kendimi Sylvia’da buldum, (en çok burada #83121226 ) -gökyüzüne bakmakla ve iç karartılarının yaz tonlarıyla kafamın karışmasına izin vermekle meşgul olurken- özellikle çok fazla şey yapmak istemek ve insanlarla ilişkileri yoluna koymak-yakınlaşmak arzusu içinde. Kaçıncı keşfim bilmiyorum. Şiir kitapları veya düz yazıları, günlüğü, okudukça beni kendine bağlıyor, içinde beni büyüleyen bir şey var, ilişkilendirilebilir ve ruhuma çok yakın. Aslında Sylvia hakkında konuşma için yıllara ihtiyacım var, çünkü yazdıkları -öyle görünsede- kesinlikle hafif değil. Ait olmadığın, kabul edilmediğin ve kabullenemediğin bir dünyada yaşama deneyimi ne kadar acı olabilir ki? Belki hiçbirimizin tahmin edemeyeceği kadar ağır sonuçlarla deneyimledi bunu Sylvia kendi açısından. Günlükleri, onun hayata söyleyebileceği neredeyse son sözü, son mektubu gibi. #83519558 Uzun uzun bebekleri ile zaman geçirmekten ya da kurabiye yapmaktan nasıl keyif aldığını anlatıyor Sylvia bize günlüklerinde, bunalımlarından, ilişkilerinden, neyin kendisine iyi geleceğinden, yazarlığında ne noktaya gelmesi gerektiğinden bahsediyor. Yaşadığı çağa ayak uyduramayan bir kadın olarak, kadın sorunlarını ve zihinsel terapi yöntemleriyle kadın sorunlarının eleştirilerini anlatıyor. Yetenekleri hakkında belirsiz hisseden, bir türlü uydurulan kalıplara sığamayan bir genç kadın olarak toplumdan giderek kopmanın nedenlerini yazıyor. Toplumsal beklentiler ve kendi duyguları ve deneyimleri arasındaki boşluk o kadar büyüyor ki artık bu hayatın onun olamayacağına karar veriyor.. Kıskacıyla bizi de yeterince bunaltan toplumun, onu ne denli yaraladığına hak veriyoruz hepimiz değil mi? Nereye giderse gitsin kendi kafasındaki cehenneminde var olduğunu biliyor. Kendi içinde mahsur kalıyor... Düşünceler, ikilemler, çelişkiler, depresyon ve intihar ile dolup taşan içinde... Kendi içinde mahsur kaldığı her an bu dayanılmaz düşüncelere kitaplarla karşı duruyor olmalıydı Sylvia. #83544510 Onun hayattan istedikleri ve alabildiklerine bakınca üzülüyorum. #83391588 , #83284554 Sylvia kesinlikle birçok şeydi ama kötü bir yazar değildi. Yaşamın kendisi, şairlik, yazarlık, yazma akışı, bir türlü olduramadığı taslaklar, hatalar, ayarlamalar, acılar ve güvensizlik. Başarısız olma korkusu, mükemmelliğin tahsilatı ve kendini eleştirmek, zihninin her bir parçasını yutan canavarlar. Tüm bunların arasında kaybolan Sylvia’nın farklı tanımlama anları, duygusal tetikler ve şeytanlarını tanıma anlarıydı satırların çoğunluğu. Büyümek, yaşadığımız her aşamaya veda etmekten başka bir şey değil, bu da derin ve güzel, acı bir burukluk hissi bırakıyor. Sylvia en çok bunu hissettiriyor, ana rahmine dönmenin o güvenli zamanlara gitmenin imkansızlığını. Aynı zamanda tüm ikililiğiyle yolların yaşam için ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Sylvia’da başlayan ve kendi içinde biten yolculuk, önümüzde çok sayıda çıkmaz sokak var. Yarı çözülmüş, yarı çaresiz, yaratıcı yaşam üzerinde gücünü kaybediyor. Tarafsız bir makineye dönüşüyor, Sylvia’nın dediği gibi HER DÜŞÜNCE BİR ŞEYTANDIR, BİR CEHENNEM.
Günlükler
GünlüklerSylvia Plath · Kırmızı Kedi · 20141,061 okunma
··
633 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.