Yalnızlığa Övgü son dönemde okuduğum en muhteşem kitaplardan birisiydi. Yazar Ali Murat İRAT, insanın doğumundan ölümüne kadar geçen süre içerisinde aldığı her solukta hissettiği en derin yalnızlık anlarını, en ıssız yalnızlık hissini muhteşem bir anlatımla görünür kılmış. Yalnızlık duygusunu ete kemiğe büründürmüş adeta.
"Yalnızlık öğretendir. Çünkü insan en çok yalnızken konuşur kendisiyle. Ve birine ihtiyaç duyduğu için değil, neden yalnız olduğunu anlamak için söyleşir." Diyor İrat. Bunu derken mahkum olunan yalnızlıktan değil tercih edilen yalnızlıktan bahsediyor. Hatta o derece teknolojikleşti ki yaşamımız, yalnızlıklarımız bile o eski sessiz, bir başına, herkesten ve her şeyden soyutlanmış yalnızlıklar değil diye de ekliyor.
Yalnızlığa Övgü, insanın derin yalnızlığından bahsetmiyor yalnızca. Tanrı'nın varlığını ve adaletini sorgularken yine aynı Tanrı'nın insanlıktan çıkmış insanlara nasıl seyirci kaldığını, devletlerin her geçen gün "sözde" idealleri uğruna çağlar boyu insan kıyımları yaparak dünyayı daha yaşanmaz bir hale getirdiklerini ve tüm bunlar olurken de insanın daha fazla yalnızlığa mahkûm olduğunu, salt yalnızlıktan ibaret kaldığını anlatıyor bizlere.
Kısaca mutlaka okunası bir kitap.