Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'u bu kitapta Resul olarak yeniden hayat buluyor. Tıpkı Raskolnikov gibi baltasının vicdan azabı hayatının orta yerine iniveriyor.
Doğu'nun mistik atmosferi eşliğinde Afganistan sokaklarında süregelen savaşın etkileri, insanların kadere ve şeriata teslimi içimize işliyor.
Kahrolsun Dostoyevski diyorum yaşamın önemi olmayan ülkede kitabıyla etkilediği Resul'ü ölümden bir anlam beklemeye ittiği için. :)
İsimler de orjinal hikayeye uygun seçilmiş.
Razumihin / Razmodin
Sonya / Suphiye
Raskol / Resul
Hatta orjinal hikayede şimdi bunca uzatması neden dediğimiz yerler olmayınca daha içine girilebilir bir hikaye olmuş diyebilirim.
Afyonla uyuşmuş ve inanmak/inanmamak ikilemiyle boğuşan bu topraklarda ölmek sıradanlaşmışken cinayet ne kadar olağanüstü sayılabilir?
Bol sorgulatmalı... Lütfen okuyun.