Romanlarını, hele de mesaj dayattığı deneme ve gezi yazılarını hiç sevemedim.
Öykü adamıdır Erdal Öz. Gerçek bir öykücü. Yazar yoktur öykülerinde. Kahramanlardan rol çalmaz. Siyasi yazmaz mı? Yazar ama yazar yoktur öykülerinde. Tıpkı Cam Kırıkları, öyküsünde olduğu gibi. Öyküde devlete vurur ama yazar yoktur. Kahramanın aşkının içine gizler siyasetini. Kahramanlar kendi hayatlarını yazarın müdahalesi olmadan yaşarlar. Mesaj, kahramanın mesajıdır. Göze sokmadan aşkın içinde, okuru ardından sürükleyen kahraman verir mesajı.
Hangi kitabındaydı hatırlamıyorum ama onca yıl geçti hiç unutmam, Güvercin, öyküsünü. Yedi kelimelik bir mektup-mesajla başlar. Elbette boşuna değildi sadece yedi sözcük olması. Ondan unutmadım ya. Harf sayısını da dillendirir ama hatırlamıyorum yine. Hala merak ediyorum, o mektupta ne yazıyordu. Galiba kendisi de bilmiyordu. Ne yazıyordu acaba? Yoksa öyküde vardı da ben mi unuttum? O kadar da değil, kesin, ne yazdığını öğrenemiyordu okur.
Kalemine sağlık dostum.