Sait Faik Ödüllü öyküler her zaman ilgimi çekmiştir. Bu öykülerin, özellikle dil ve anlatım bakımından, titizlikle seçildiğini
düşünürüm. Yalçın Tosun da 2012 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandığı eserini, büyük ustaya yaraşır şekilde, oldukça anlaşılır, akıcı ve yalın bir dille yazmış. Dört bölümden ve on altı öyküden oluşan yapıtında dingin bir anlatım söz konusu. Yalçın Tosun, kısık sesle yazdığı eserinde, toplum normları karşısında bireyin varoluş mücadelesi gibi önemli meseleleri gerçekçi bir üslupla ortaya koymuş. Konuşmaktan kaçındığımız ensest, eşcinsellik gibi konulara değinmiş, zülfüyâre dokunmuş.
Tosun, öykülerinde ataerkil bir toplumda kadına reva görülen yeri de göstermiş okuyucuya. Yazar; dostluk, bağlılık, aşk, cinsellik gibi temalar etrafında şekillendirdiği öykülerinde
gözlemlerini abartmadan, herhangi bir iyileştirme yapmadan tarafsızca ortaya koymuş. Acıları teşhis etmiş fakat tedavi yoluna gitmemiş. Sanırım buna gerek duymamış.Tıpkı hayatın bize yaptığı gibi...
Yalçın Tosun’un “Peruk Gibi Hüzünlü” öyküsü adını aynı adlı şiirden almış. Kitabı okurken Mabel Matiz tarafından bestelenip söylenen hüzünlü şarkı eşlik etti bana.Kitap gibi usul usul ve derinden çaldı şarkı.Yaralarımızın kanadığı kederli günlere yaraşır şekilde...
“Söz bitimi gibidir
Odanın her köşesi
Bir kuşatma büyütür
Gece sona ermeden
Peruk takan birini öpmezsem
Yaram büyür”