Kitabı gerçekten beğendiğimi belirteceğim. Çoğunuzunda okurken "ne ilginç kitapmış yahu" diyeceğinizi düşündüğüm bir kitap. Eser arka kapaktanda anlaşılacağı üzere, 11 eylül'de bombalanan yerler ve ölen insanlardan birini yani tatlı Oskar'ın babasını konu ediniyor. Aslında o ölümden sonra hayatı değişen Oskar'ı desek daha doğru olur. Kitabı daha iyi anlamanıza ve daha derinden hissetmenize yardımcı olması açısından sizden şuan birşey yapmanızı isteyeceğim. 10 yaşında küçük bir çocuksunuz. Ve biliyorsunuz ki o yaştaki neredeyse her çocuk için babaları bir kahramandır. O bir idoldür. En iyi savaş tekniklerini o bilir, en ünlü dergilerin kapaklarını o süsler, en pratik matematik sorusu çözen odur, diğer tüm babaları yenebilir, en iyi i oyunları o öğretir, en iyi futbolu o oynar. Sonra birden gelen bir telefonla siz ona bir veda bile edemeden ölüm haberini aldığınızı. Onunla en son ne konuşmuştunuz? Onu üzecek şeyler söylemiş miydiniz? Onu sevdiğinizi söyleme fırsatınız olmuş muydu? İşte tüm bunlar tam olarak minik Oskar'ı anlatıyor buradan da kitabın dram ağırlıklı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Kitapta Oskar için hayat ikiye ayrılıyor. Babasından önce ve babasından sonra... Kitabın eleştirebileceğim kötü yanları da var. Bu kitabı tanımlamak için 10 kelime seçme şansım olsa içlerinde kesinlikle "kafa karışıkılığı" da olurdu. Çünkü bazı yerleri dikkatle okumadığınız takdirde kafanız karışabilir. Kimin kim olduğunu, karakterlerin orada ne kast ettiğini anlamayabilirsiniz. Bu yüzden dinç bir kafayla ve dikkat vererek anlaşılabilecek bir kitaptı. Kitapta Oskar'ın kendine özgü, farklı bir çocuk olduğunu hemen anlıyordunuz. Bir şeyler size üzüntü verdiğinde "botlarınızın ağırlaşması" gibi, gün içinde başınızdan geçenleri fotoğraflayıp bir günlüğe yapıştırarak tutabileceğiniz bir "başıma gelen şeyler günlüğü" gibi, ölmüş kelebek kanatlarından oluşan "koleksiyonlarınız"gibi, kimseye anlatamadığınız şeyler için her seferinde kendinizi hırpalayarak "tenim çabuk morarır"larınız gibi, ya da herkesin gözyaşları ile beslediği "gözyaşı denizleri" gibi veya elinizden düşmeyen "tef"leriniz gibi bambaşka bir karakterdi Oskar. Kitabın son sayfaları da çok etkileyiciydi. Belli bir noktada ağlayacak kadar oldum diyebilirim. Sizde kendine özgü bir karakter olan ve acısını kendisinden bile gizleyen minik Oskar'la tanışmak istiyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim. Detaylı yorumlar için ;
yorumatolyesi.blogspot.com.tr/2016/07/asirigu...
Evet haklısınız. Kitapta her ikisi ile ilgili de anlatılan yerler vardı birisi Oskar'ın dedesi dönemine uzanan ve o saldırılarla ilgiliydi diğeri de oskar'ın babası ile alakalı olan patlamalar. Her iki patlamadan da bahsediliyordu. Aşağıda paylaştığım bağlantıda "sözcükleri yitirmek" ksımını okursanız beni daha iyi anlarsınız. Ama haklısınz cümleyi öyle kurmuşum ki sanki ikisi de aynı tarihte meydana gelmiş olaylar gibi aktarmışım. Düzeltmemi yaptım hatırlatma için teşekkürler :)
milliyet.com.tr/hakikati-gormey...
Olabilir. Zaman geçince bazı detaylar unutuluyor. Bende bazı yerlerde ağlamanın eşiğine geldim cidden güzel bir eserdi. Belki ileride bşr daha okurum. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.