Hayatın boğuk gerçekleri altındaki insan. Bu gerçekler hayatın içinde o denli kalıplaşmış ki, insan silikleşmiş artık. Öyle ki, insan hayata müdahale etmeye çalışsa dahi bundan zararlı çıkan kendisi oluyor. İki tür insan vardır; belli müdahaleler ile hayatı değiştireceğine inananlar, müdahale etse dahi bunun hayatı değiştirmemekten başka bir şeye katkısı olamayacağının farkında olanlar. İşte bu "değiştirilememezlik" anlatılmış biraz da Ödeşmeler'de. Kitap, isminden de anlaşılacağı gibi iki kısımdan oluşmakta. İlk kısım bahsettiğim üzere hayatın değiştirilememezliği ve bunun insanlar üzerindeki etkilerini barındırıyor. Bu umutsuz gibi gözüken konuya rağmen öykülerin hiçbiri de karamsarlık barındırmıyor. Öyküyü bitirdikten sonra anlıyorsunuz bu "değiştirilememezliği". Tomris Uyar yalnızca anlatmış, okura karamsarlık aşılama yoluna gitmemiş. Olağan bir şekilde anlatarak yapmış bunu. Zaten hayatın kendisi de bir nebzede "değiştirilemez" olduğu için Tomris Uyar'ın olağan anlatımı bunu ifade etmeye ve okurun zihninde canlandırmaya yetmiş. Ayrıca bunu karamsarlığa tutulmayıp da anlatabilmek, okurun zihninde resmedebilmek ayrı bir ustalık tabii ki. İkinci kısım ise masalsı - destansı bir öykü. Şahmeran'ın Hikayesi. Tomris Uyar bu öykü türünde de kendini kanıtlamış. Okurken sanki bir rüyadaymış gibi kendinizi kaybediyorsunuz. Sayfalar akmaya başlıyor. Bir sonraki sayfayı tatlı bir hırsla çeviriyorsunuz. Sanki sayfaları siz çevirmiyorsunuz da sayfalar kendiliğinden çevriliveriyor. Çok sayıda öykü yazıp da kendini yinelemeyen usta bir yazarın bu türlü bir öyküyü de başarıyla göğüslediğini bizzat kendiniz cümlelerin arasında kaybolarak bir kez daha anlıyorsunuz. Kaybolduğumuz tek yerin cümleler olması dileğiyle...