Hasan Ali Toptaş'ın yaptığının büyük bir suç olması onun yazarlığını etkilemez diye düşünüyorum. Eğer Abdullah Şevki gibi kitabında zararlı ögelere yer verirse kitaplarını okumayabiliriz ama zararlı ögeler yazardaysa ve bu ögeleri esere yansıtmıyorsa okumakta sakınca olmadığı kanaatindeyim. Ayrıca 'bu yazarın kitapları' demişsiniz, o zaten yanlış bir ifade. ' Bu yazarın kitabı' diye bir şey yoktur, 'kitap' vardır, sadece kitap. Okur kitabı okur, yazarı okumaz. Eser ile yazarı birbirinden ayırmak gerekir. Eğer yazara göre kitap okuyacaksanız sizden yüzyıllar önce yaşamış yazarların kitaplarını okuyamazsınız, sadece aynı zamanda yaşadığınız yazarların kitaplarını okuyabilirsiniz. Yine bu konuda bir kişi bir YouTube kanalına 'Kendinize şu soruyu sorun: Bir çocuk tacizcisinin sattığı suyu alır mıydım? Veya bir tecavüzcüye ait olan bir mağazadan alışveriş yapar mıydım? Cevabınız ne ise bu adamın sattığı kitaplar için de aynı olmalı' diye yorum yazmıştı. Bir kullanıcı 'Şöyle katılmıyorum; suyu ya da kıyafeti a markasından değil de b markasından alabiliriz, muadilleri bulunabilir. Ama bahsettiğimiz şey bir sanat eseri...' derken ben ise ' Kitapları bir ürün, edebiyatı da bir mağaza olarak görenler için bu denklem doğrudur. Ama edebiyat bir mağaza değildir...' demiştim. Benim tepkim bu görüşe bir de tacizden önce kitaplarını bayıla bayıla öve öve okuyup tacizden sonra 'kitaplara' bok atan kişilere. Bu kitapları baştan beri sevmiyorlarsa tamam ama tacizden sonra kitabı niye suçlarlar ki! Bir değişiklik olduysa yazarda oldu, kitap aynı duruyor. Şimdi bana bu kişilerin edebiyatla zerre ilişkisi olduğunu kim ispatlayabilir? Bu kişi tarafından tacize uğrayan kişilere güzel dileklerimi sunup Toptaş'ı ve onun 'tacizini' destekleyenleri kınıyorum. Sevgiler