Şükrü Saraçoğlu hükümeti döneminde 1942 Aralık ayında uygulanan Varlık Vergisi ni anlatıyor kitap. Bu vergi çok tartışmalı olduğu için o tartışma kısımlarına girmek istemiyorum. Ama şunu söylemeliyim. Ne yazıkki ülkemizde bazı şeyler hiç değişmiyor. Varlık Vergisi yygulandığında insanlar çok ama çok yüksek tutarları ödemeye mecbur bırakılmış, ellerindeki avuçlarındakileri vermiş, gayrimenkullerini satmışlar. Bu dönemde gayrimüslimlere ait pek çok taşınmaz el değiltirmiş. Yine de vergi borcunu ödeyemeyenler ise Erzurum Aşkale ye sürgün e gönderilmişler. Peki bilin bakalım Eylül 1943 te ne olmuş. Yapılan uygulamanın hata oldugu anlaşılarak vergi yürürlükten kaldırılmış, ödenmeyen borçlar affedilmiş, kanuna uyup ödeyenler ve hatta sürgün de ceza çekenler ise ödedikleriyle ve çektikleri cezalar ile kalmışlar. Aynı durumu bizler de defalarca yaşamadık mı... Ancak edebi yönüyle baktığımızda kurgu birbirinden kopuk mekan ve kişiler arasında oluşturulduğundan, romanın akıcılığı olmadığını söyleyebilirim. Sonunda tüm karakterler bir şekilde birbirleriyle bağlanıyorlar ama genel olarak zor okunuyor. Bu arada belirtmeliyim ki roman pek çok ödül almış. Ben kıymetini anlayamadım demekki diyor geçiyorum...
Yılmaz Karakoyunlu’nun okuduğum ilk romanı. Son olacağı da kesin...