Kız, bu sözleri hiç duymamış gibi, önüne bakmaya devam ediyor. 'Dibinde telvesi kurumuş bir kahve fincanı yarıya dek dolu bir su şişesi ve dar ağızlı kalın çeperli bir bardak var masanın üstünde onlara bakıyorum kahveyle suyun serinletici tadı hâlâ dilimde bu tad bana artık bilemediğim bir günde bilemediğim bir yerde kendimi denizin serin sularına bırakışımı anımsatıyor hava sıcak soluk almayı güçleştirecek boğulayazma duygusu verecek denli nemli ve sıcak ve belki de bu denli yorgun olmamın nedeni bu.'