“ Şu adamın ne kadar yakışıklı olduğuna hele bir bakın! Şu boyuna posuna bakın! Ağzı burnu ne kadar da biçimli! Gözleri, tıpkı çikolatalı ekler pastaları gibi tatlı! “
Aslında ben anlatıyordum, hem de ikna edici delillerle pek güzel şekilde anlatıyordum da onlar anlamıyorlardı ne yazık ki.
Belki de anlamak istemiyorlardı.
Belki de Kur'an'ı Kerim'de yaratıcımızın bildirdiği 'ilahi hakikatlere karşı kalpleri mühürlü, kulakları sağır, gözleri kör' olan haktan nasipsizler, gafiller güruhundandılar da tek ve mutlak gerçeğe çağlarüstü bir ilahi nizama karşı kalpleri böylesine duygusuz, kulakları böylesine sağır ve gözleri böylesine kör olabiliyorlardı.