Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hamıdan gözəl mənəm
Açdı gül, gün oyandı hər tərəf al boyandı Dərdimdən neçə oğlan yanar oda qalandı Mən Güləm gül üzüm, yarım heç zaman solmaz Mənim kimi gözəli belə sevməmək olmaz Yarım sevməmək olmaz! Dağlarda qar sevərlər, ağacda bar sevərlər Özünə çox güvənmə üstünə yar sevərlər. Mən Güləm gül üzüm, yarım heç zaman solmaz Mənim kimi gözəli belə sevməmək
eğer bir masal perisi girerse rüyalarına öldü dersin gül güzeli, tılsımını kaybetti.
Reklam
Keder Sana Yakışmıyor
Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli, Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan, Hüzün rengi almış saçlarının her teli Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan, Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli Böyle mahsun kederli değildin eskiden Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi Dudakların nemliydi sevgiden,
Gül
Bir güldür ağlatan bir güzeli Bir güldür güldüren bir güzeli ☺️ M.SLM
Güzel olmak için güzeli teemmül etmek gerekir. Mevlana Celaleddin Rumi şöyle der: Kardeşim, sen düşünceden ibaretsin Geriye kalan, et ve kemiksin Gül düşünür, gülistan olursun Diken düşünür, dikenlik olursun
Bir Siyah Gül...
Adın, ab-ı dile pelesenk; Güller güzeli, bir siyah gül; Güllerin güzeli... Resitalin var bu gece... Yaşam kavganın içinde! Ürkekliğini silkele üstünden, at! Yalnız değilsin ki hem...
Reklam
Hezeli de deli gönlüm hezeli Güz gelince bağlar döker gazeli Küçücükten sevdiceğim güzeli Aradım evlerin, buldum gezerek Mestenedir KARAC'OĞLAN mestene Güzel olan gül gönderir dostuna Yatır beni kız, dizinin üstüne Nenni eyle, kaşın gözün süzerek
Bir yanda gül renkli şarap, ay yüzlü sevgili, Öte yanda iki yüzlü dincilerin zilleti: Çoğu cehennemlikmiş dünyada aşıklann. Desene, kimsenin göreceği yok cenneti!.. Bilemem kimim, neyim; benden ne kalır yarına, Cennet mi düşer, yoksa cehennem mi payıma? Sevgili, şarap, müzik: Yetişir bana bunlar; Gerisi senin olsun: Al cenneti, çal başına!..
Meşâyıh sohbet halkalarında derdi ki : | çok güzel ❥
“ Kardeşler! Asıl mesele, bir gün sizi bırakacak olan makamdan mevkiden kurtulmak, fani olanı bırakıp ölümsüz olana kanatlanmak, bütün aşkların da aşık olduğu aşka kurban olmaktır. Bizi olduracak da erdirecek de o aşktır. Dünya o aşkla kaim, derviş onunla daimdir. Güneş aşkla temiz kalır, geceyi aşkla aydınlığa çevirir; çirkini, güzeli, necisi, temizi aydınlatır. Güneş kışta da yazda da ısıtır; lakin ne necasetten kirlenir ne de soğuk kış günlerinde üşür. Düşman dıştan, aşk kalpten vurur adamı. Düşman okları öldürür, aşkın okları diriltir. Aşkla dikenden gül, çekirdekten ağaç çıkar. Hüzün, aşka ihlas ayarı yapar. Muhlis bir yürek, ölüme şeb-i arus diyerek bir ömür vuslatı bekler. Aşk, Mü'mini bir âlemden başka bir âleme götürür. Bu yüzden aşk dilinde sevgiliye "yâr" denir. Sonra her şey gibi aşk da yardan ağyâra düştü. Gönül, edeple girilen bir dergâh olmaktan çıktı, bir kapısından girilip diğerinden çıkılan sahipsiz hâna döndü. Şehvetten kurtulmanın adı olan aşk; şehvetin, şöhretin karargahı oldu. Aşk, makamından düşünce söz de mahallinden çıktı, meddahların dilinde menfaat devşirme aracı oldu. Dünya kendine gelsin, insan uyansın diye âlimler, arifler ruhunu Kur'ân-ı Kerîm'den alan nice sözler söyledi. Bu uğurda nice bedeller ödendi; lâkin söz mahallinde masruf olsa da menziline varmadı. Çünkü bu fetret, öncekilerden çok daha derindi. Ne lisan ne irfan ne de vicdan bıraktı insanda. Varlığı eşyanın fesadına mâni olan tuz da bozuldu."
Bir de "Gül kokusu Resûlullah Efendimize âittir." diye bir söz var. Söz doğru. Anlaşılma yanlış. Bizim Türkçe'de "çiçek" dediğimiz güzelliklerin Farçası "gül"dür. Yani Farsça'da gül, çiçek demektir. bizim gül dediğimiz çiçeğe Farsça'da "verd" denir. Dolayısıyla, Efendimizin kokusu gül çiçeğinin değil bütün çiçeklerin kokusudur. Daha doğrusu bütün çiçekler o güzel kokularını, o güzeller güzeli Fahr-i Kâinat Efendimizin o güzel kokusundan "şemme-i Muhammedî"den almışlardır, her çiçek kokladığımızda Efendimizin kokusunu alıp O'na salât ü selâmlar ederiz.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.