Ne kadar azalıyor hayallerimiz akşamdan sabaha. Ne kadar az insan umrumuzda oluyor. her gün biri daha karışıyor toprağa. Yoksa yalnızlaşıyor muyuz? ilgi çemberinin ortasında.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Behçet Necatigil
Bir ağlama duvarı bu,
Yatak yorganın kuru yalnızlığında,
Ve aklın dar yalnızlığında,
Şehrin ve herşeyin,
Ve kalabalığın yorgunluğunda,
Saçların ve parmakların,
Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında,
Ve aynaların sığ görünümün de,
Bunalıyorum.
Susmanın kalesine sığınıyorum,
Önümde karanlık duvarlar,
Sırtımda insan yüklü gök var.
ERDEM BEYAZIT
Hayata hep geç kalmıştı.Daha geçen ay hangi mesleği yapmak istediğini bulmuş,Bu kadar geç bulduğu içinde saatlerce ağlamıştı.Hep sevmediği ortamlarda bulunduğu ve sevmediği işler yaptığı için, kendini tembel zannediyordu.Oysa hayatında tutkuyla yapacağı hiçbir şey yoktu.Belkide kaçmak için, kendine ben tembelim yaftasını yapıştırmıştı.Tutkuyu çok geç fark etmiş,bunun içinde ağlamıştı.
Ne azap, ne sitem var bu yalnızlıktan,
Kime ne,asılmaz duvar bendedir,
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği diyar bendedir.
Necip Fazıl Kısakürek
Hayatını küçük bir koltukta,gökyüzünde nerede daha çok yıldız olduğunu arayarak geçiriyordu.Çünkü;Her yıldızın ruhudan bir parça kopardığına,ertesi gece bir başka yerde yeniden doğduğuna inanıyordu.Böylelikle nekadar çok birarada yıldız görürse,bü dünyaya ait olmadığını ispat edebilirdi kendine...