“Birbirimizi yaralarından tanıdık.
konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında
duruyordu aramızda
oysa konuşsak, ya da dokunsak birbirimize
çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık.”
Bazen benimle hiç ilgisi olmayan bir insanın, benimle ilgisi olmayan bir acısına şahit olup, onu besleyip büyütüyorum gönlümde. Nilgün Marmara’yı neyin öldürdüğünü biliyor ve bu anlayıştan hiç de uzak kalmıyorum.
"ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
günlerin dökümünü yap
benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
kim bilebilir ikimizden başka?
sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
bir ilişkiyi, duyguların birliğini, bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi
bir düşün
emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
bunlar da bir işe yaramadıysa
demek yangında kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda"