***İskender Pala, Od adlı romanında yüzyıllardır gönüllerdeki yerini koruyan Yunus Emre’yi başkahraman olarak okuyucuya sunuyor. Eserde, ilahi aşkı en yalın haliyle dile getirerek kalpleri fetheden Yunus Emre’nin hayatı kurguyla harmanlanıyor. Hayatından belli başlı kesitleri kendi ağzından anlatan Yunus Emre, okuyucunun gönlündeki “od”u yüzyıllar sonra tekrar alevlendiriyor.
***Divan edebiyatı alanında uzman olan İskender Pala, ortaya koyduğu her eserde olduğu gibi bu eserde de başarısını sürdürüyor. Yalın ve akıcı dili ile keyifli bir okuma sunarken, tasavvuf izleri taşıyan üslubuyla naif bir anlatım sağlıyor. Bununla birlikte sahip olduğu bilgi birikimini de kurgunun arasına serpiştirerek eseri daha da ilgi çekici hale getiriyor.
***İskender Pala, Od ile birlikte Yunus Emre’yi tüm yönleriyle okuyucuya tanıtıyor. Bunu yaparken ara sıra şairin şiirlerinden de faydalanarak eserin derinliğine derinlik katıyor. Okuyucu, kitabın başından sonuna Yunus’la birlikte acı çekiyor, mücadele ediyor ve ilahi aşkın huzurunu yüreğinde hissediyor.
***Od, Yunus Emre’nin acıyla çıktığı yoldaki arayışları ve içsel yolculuğunu aktarıyor. Yunus önce Moğol baskını sırasında çok sevdiği Sitare’yi kaybediyor, ardından oğlu esir düşüyor. Yüreğindeki acıyla çaresiz kalan Yunus, ilahi ve ebedi aşkın peşinde bir arayış içerisine giriyor. Bu arayış içerisinde yolunun Hacı Bektaş-i Veli ve Tapduk Emre’yle kesişmesinin ardından nefsiyle mücadelesi başlıyor.
***Ten fânidir, can ölmez
Çün, gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değil ...
Kurgu ve gerçeğin etkileyici bir biçimde harmanlandığı bir eser.. Mutlaka okumalısınız