Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakan Orhan

Hakan Orhan
@hakanorhan
İstanbul
849 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Reklam
Richard Feynman
Kuantum mekaniği, sağduyunun bakış açısına göre doğayı saçma olarak betimler. Deneyler hiçbir şekilde kuramın aksini söylememektedir. Bu yüzden doğayı olduğu gibi, saçmalığıyla kabul edebileceğinizi umuyorum.
Sayfa 134
Metallar, atomlarının içindeki bazı elektronların gevşek bir şekilde bağlı olması gibi bir özelliğe sahiptir (elektriği bu kadar iyi iletmelerinin nedeni de budur). Işık metal yüzeye vurduğunda enerjisini bırakır; tıpkı teninize vururken ısındığınızı hissetmenizde olduğu gibi. Bu aktarılmış enerji metalin elektronlarını harekete geçirebilir ve gevşek tutunan elektronların bir kısmı yüzeye çıkabilir.
Sayfa 114

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Richard Feynman
Bir zamanlar gazeteler, sadece 12 kişinin görelilik kuramını anlayabildiğini yazdı. Ben, böyle bir zaman olduğuna inanmıyorum. Belki sadece bir tek kişinin görelilik kuramını anladığı bir zaman olmuş olabilir, çünkü bildirisini yazmadan önce konuyu kavrayan bir tek oydu. Ama insanlar bildiriyi okuduklarında, birçok kişi görelilik kuramını şu ya da bu biçimde anladı ve bunların sayısı da kuşkusuz 12'den fazlaydı. Öte yandan, kuantum mekaniğini hiç kimsenin anlamadığını rahatlıkla söyleyebilirim, sanırım.
Sayfa 105
Özel görelilik, şeyler hızla hareket ettiğinde en açık biçimde görülebilir, genel görelilikse şeylerin kütlesi çok büyük olduğunda, buna bağlı olarak da uzay ve zamanda ciddi yamulmalar meydana geldiğinde en açık biçimde görülür.
Sayfa 95
Reklam
Genel görelilik üzerine çalışan çoğu insan onun estetik zarafetine kapılmıştır. Newtoncu o soğuk ve mekanik uzay, zaman ve kütleçekimi kavrayışının yerine Einstein, eğri bir Uzay-zaman gerektiren dinamik ve geometrik bir betimleme geçirerek, kütleçekimini evrenin temel dokusuna işlemiştir. Kütle çekimi ek biryapı olarak dayatılmak yerine, en temel düzeyde evrenin bir parçası haline gelmiştir. Uzay ve zamana hayat verip eğrilmelerini, yamulmalarını ve dalgalanmalarını mümkün kılmak, yaygın olarak kütleçekimi dediğimiz şeyle sonuçlanmıştır.
Sayfa 92
Hiçbir şeyin ışıktan hızlı olamayacağı hükmünün, Newton'un 17. yüzyılın ikinci yarısında ortaya attığı, saygınlık kazanmış evrensel kütleçekimi kuramına uymadığı görülüyordu. Böylece özel görelilik, bir çatışmayı gözerken bir diğerine yol açmıştı. On yıl süren yoğun, kimi zaman da eziyetli çalışmalar sonucu Einstein bu ikilemi, genel görelilik kuramıyla çözdü. Einstein bu kuramıyla, uzay ve zamanın, kütleçekimi kuvvetini iletmek için yamulduğunu ve çarpıldığını göstererek uzay ve zamana dair anlayışımızda yine bir devrim yaratmıştı.
Sayfa 66
Gözlemciler hareket halindeki bir nesneyi hareket doğrultusunda kısalmış olarak algılar. Örneğin özel görelilik denklemlerine göre, bir nesne ışık hızının yüzde 98'i kadar bir hızla hareket ediyorsa, duran bir gözlemci bu nesneyi, o nesne duruyor olsaydı göreceğinden yüzde 80 daha kısa görecektir.
Sayfa 58
Işık hızının sabit olması, eşzamanlılığın, hareket hallerinden bağımsız olarak herkesin hemfikir olduğu evrensel bir kavram olduğu yönündeki asırlık kavrayıştan vazgeçmemizi gerektirir. Dünya'da, Mars'ta, Jüpiter'de, Andromeda galaksisinde, kozmosun her köşesinde sakin sakin aynı saniyeleri vurduğu hayal edilmiş olan evrensel saat yoktur. Tam tersine, göreli hareket halindeki gözlemciler, hangi olayların aynı anda olduğu konusunda görüş ayrılığına düşecektir. Bir daha tekrarlayalım, bu sonucun -yaşadığımız Dünyanın gerçek bir özelliği- bu kadar yadırgatıcı olmasının sebebi, gündelik hayatta karşılaşılan türden hızlar söz konusu olduğunda ortaya çıkan etkilerin son derece küçük olmasıdır.
Sayfa 45
Madde atomlardan oluşur, atomlar da kuarklar ve elektronlardan. Sicim kuramına göre, bütün bu parçacıklar aslında titreşen küçük sicim ilmekleridir.
Sayfa 22
Reklam
Elektromanyetik itiş kütleçekimden 10⁴¹ kere daha kuvvetlidir! Sağ kolunuz kütleçekimi kuvvetinin gücünü temsil ediyorsa, sol kolunuzun elektromanyetik kuvvetin gücünü temsil edebilmek için bilinen evrenin kıyısının ötelerine ulaşması gerekir. Etrafımızdaki dünyada, elektromanyetik kuvvetin kütleçekimi tümüyle aşmamasının tek sebebi, çoğu şeyin eşit miktarda pozitif ve negatif elektrikle yüklü olması, bu yüklerin kuvvetlerinin birbirini iptal etmesidir. Öte yandan kütleçekimi her zaman çeken bir kuvvet olduğundan, benzer bir iptal söz konusu değildir; daha fazla şey daha büyük bir kütle çekim kuvveti anlamına gelir.
Sayfa 19
Nötrinoları bulmak çok güç oldu, çünkü bunlar başka maddelerle nadiren etkileşime geçen hayaletsi parçacıklardır: Ortalama düzeyde enerjiye sahip bir nötrino, trilyonlarca kilometre kurşunun içinden, onun hareketini bir nebze olsun etkilemeksizin kolayca geçip gidebilir. Bu sizi epeyce rahatlatmalı, çünkü siz bu satırları okurken, Güneş'in uzaya saldığı milyarlarca nötrino, kozmostaki yalnız seyahatlerini sürdürürken, vücudunuzdan ve yerkürenin içinden geçip gidiyor.
Sayfa 15
1800'lerin sonu gibi uzak bir tarihte görebildiğimiz ilk çatışma, ışığın hareketinde görülen şaşırtıcı özelliklerle ilgiliydi. Kısaca şöyle açıklayabiliriz: Isaac Newton'un hareket yasalarına göre, yeterince hızlı koşarsanız hareket halindeki bir ışık demetine yetişebilirsiniz; James Clerk Maxwell'in elektromanyetizma yasalarına göreyse yetişemezsiniz. II. Bölüm'de tartışacağımız üzere Einstein bu çatışmayı özel görelilik kuramıyla çözdü, bunu yaparken de uzay ve zaman anlayışımızı tümüyle alt üst etti. Özel göreliliğe göre, uzay ve zaman artık değişmeyen, herkesin aynı şekilde deneyimlediği evrensel kavramlar olarak düşünülemez. Einstein'ın yeniden işlediği biçimiyle uzay ve zaman, biçimleri ve görünümleri insanın hareket haline bağlı olan şekillenebilir yapılar olarak karşımıza çıkar.
Sayfa 11
Albert Einstein hayatının son otuz yılı boyunca, birleşik alan kuramı olarak bilinen kuramı -doğanın kuvvetlerini, tutarlı bir tek çerçeve içinde tanımlayabilen bir kuramı- yakalamaya çalıştı. Einstein'ı harekete geçiren nedenler, genellikle bilimsel çalışmalarla ilişkilendirdiğimiz şeyler, örneğin şu ya da bu deneysel veriyi açıklama çabası değildi. Tutkuyla sarıldığı bir inançtı onu harekete geçiren; evreni derinden anlamanın, onun en hakiki mucizesini, dayandığı ilkelerin basitliği ve kuvvetini ortaya koyacağı inancıydı. Einstein evrenin işleyişini, onun güzelliği ve zarafeti karşısında hepimizi hayretler içinde bırakacak önceden erişilmemiş bir açıklıkla resmetmeyi istiyordu. Bu saatte hayalini hiç gerçekleştiremedi.
Sayfa 3
488 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Tıbbi Biyoloji ve Genetik
Tıbbi Biyoloji ve GenetikKolektif
9/10 · 5 okunma
7,6bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.