Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bant İzi

Bant İzi
@harmandali
Amfibyenim.
Ulan Edmund!
Biz tabiatın gizli şehvet anlarında vücut bulurken, evliliğin soğuk, yavan ve bıkkın döşeğinde, uyku ile uyanıklık arasında vücut bulan o ahmaklar sürüsünden daha özlü, daha dinç, daha ateşli unsurlarla yoğrulmadık mı?
Edmund
Reklam
Bugün, o sabahtan birkaç ay sonra, her şeyin değişeceği korkusuyla her şeyin son nefesime dek aynı kalacağı korkusu arasında bölünmüş bir kadınım ben..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tabiat, yüksek bir zekaya aynı zamanda ruh yeteneği de verecek kadar cömert değildir. Kural olarak, birinin olduğu yerde diğeri bulunmaz ve bir yetenek kusursuz biçimde var ise bu, genellikle diğer yeteneklerin pahasına gelişmiştir.
Çok güçlüdür kelimelerim, onları yazarak yatıştırmam gerekir. Konuştuğumda söylediklerim o kadar serttir ki, bunları duyanlar sırf kendilerini benden korumak için yoldan çekilmelidir. Ama ben kendi sözcüklerimden kaçamıyorum; onlara çaresiz teslim olmuşum; onları olduğu gibi karşılıyorum, olduğu gibi anlıyorum ve fırtınanın denizi çalkaladığı gibi çalkalıyorlar beni.
Reklam
Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız, kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, 'Bu böyle olmayabilirdi!' düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
Akıl sağlığıyla mutluluğun bir arada bulunamayacağını anlayamacak kadar yoksun musun görme gücünden? Aklı başında hiç kimse mutlu olamaz, çünkü o kişi için yaşam gerçektir; yaşamın ne kadar korkutucu bir şey olduğunu görür o kişi. Ancak deliler mutlu olabilir, onların da sayısı çok değildir. Kendilerini kral ya da tanrı sanan birkaç kişi mutludur.
Hareketleri biraz ağırlaşmıştı. Bunun nedeni yorgunluk değil, anıların yarattığı yüktü.
Yüz seçkin kişi arasında, benim saygımı, bir şeyi beklerken, yani bir şeyle uğraşmadan otururken, hemen eline geçen herhangi bir alete, örneğin bastonuna ya da bir bıçağa ya da çatala ya da başka herhangi bir şeye sarılıp da ritimli bir biçimde vurmayan ya da tıngırdatmayan insan kazanır. Bu kişi, muhtemelen herhangi bir şey düşünüyor demektir. Buna karşılık, birçok insanda, düşünmenin yerini bakmanın aldığını görürüz. Tıngırdatma yoluyla, kendi varoluşlarından emin olmaya çalışırlar; elbette, ellerinde yine aynı amaca hizmet eden bir sigara yoksa.
Kırk yaşındayım artık, şaka değil; kırk yıllık koca bir ömür, İhtiyarlığın ta kendisi. Kırk yaşından fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır! Tüm samimiyetinizle, dürüstçe söyleyin, kırk yaşını kim geçer? Ben söyleyeyim size: aptallarla namussuzlar. Bunu tüm ihtiyarlara, o saygıdeğer, ak saçlı, mis kokulu ihtiyarların yüzüne de söylerim! Tüm dünyanın yüzüne de söylerim! Buna hakkım var, çünkü ben de altmış yaşına kadar yaşayacağım. Hatta yetmişe kadar! Seksenimi bulacağım!
Reklam
/Dört Zait/
Sen de galiba bir gün bana böyle acıyarak baktındı.. Hani ben de senden, bir yol sormuştum: Saadet yolunu, hatırlıyor musun?
Ölüye ağlayamayan insanların huzursuzluğu içindeyim. Gülenlere kızıyorum. Halbuki ben yaşamayı severim, delicesine! Öyle şeyler bana vız gelir ki günler boyunca. Düşmalıklar, iftiralar, yalanlar, ekmek parama göz dikenler, gidip sevgilime beni yerenler, hepsini hepsini sevdiğim günler, saatler vardır. Bütün kinim yirmi dört saat sonra eski zaman havuzları gibi sakindir. Ama bugün yemişlere, çiçeklere bile düşmanım. Karanfil satan adam gülüyor. Ötede simitçi gülüyor. Benden başka hepsi mesut. Topunuzun allah belasını versin!
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.