Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Aydoğan

Hasan Aydoğan
@hasanaydogan
Sınıf Öğretmeni
Lisans
Zonguldak
Bartın
29 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Yazılı ve Sözlü Kaynaklar
Toplumun dünüyle bugünü, bugünüyle yarını arasında bağ kurdurarak köprü görevi yapacak, o millete ait kültür, edebiyat, güzel sanatlar, sinema, tiyatro, şiir, şarkı, türkü, hikâye, roman gibi örnek değerlerdir. Bu nedenle Türk Milleti'nin kendine özgü değerlerini gelecek nesillerimize intikal ettirme yollarından olan roman, hikâye, şiir, destan, şarkı türkü gibi alanlara lüzumlu olan ilgiyi göstermek gerekir. Yazılı ve sözlü kaynaklar bir milletin olmazsa olmazlarındandır.
Sayfa 31 - Bilge OğuzKitabı okudu
Reklam
Açılmaya gönül kapıları
Bazen gönül kapılarınızı açarsınız insanlara.Yüreğinizi okyanus kılarsınız.Hesapsız, kitapsız...Karakışta kuş misali vurursunuz merhamet dilendiklerinizin cam fanusuna.Üşüyorum, dersiniz. Çoğu zaman açılmaz cam pencereler. Bir gelincik düşer yere. Binlerce gelincik kanar yüreğinizde. Elinizde kalır tüm kır çiçekleri. Bir yürek yetim kalır. Açılmayan cam değil, aslında gönül aynasıdır. Aynaya yansıyan umutsuzluk ve çaresizliktir. #kitapşuuru
Sayfa 13 - ÇınaraltıKitabı okudu
Ortak Payda
Ortak paydalarımızı kavga konusu etmemeliyiz. Din, devlet, vatan, millet, bayrak, bayram... Bunlat devleti, milleti ayakta tutan ana sütunlar. Bunları bir ucundan çekiştirdiğimizde zayıflatırız. Bunları güçlendirmek için herkesin sorumlu davranması gerekir. Zor günlerde bunlara ihtiyacımız olur. #kitapşuuru

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Türk Olmak
Türk olmak,tevhidi Türk üslubuna büründürmektir.Celal Güzelses gibi, "Yar başını böyle bağlar" demektir.Tekbiri Itri gibi söylemekten,Kur'an'ı İstanbul tarzında dinlemekten zevk almaktır. Ayağını kıbleye doğru uzatmamak. Kur'an'ı belden aşağıda tutmamak. Nimete hürmet etmek. Sofradaki ekmek kırıntılarını parmağıyla tek tek toplamak. Bunlar bizim hayat tarzımız,bizim güzelliklerimiz.
Sayfa 12 - Post yayınlarıKitabı okudu
Aşk içinde
Yer gök el ele gezerken İkrar verir aşk içinde Sular toprakta yüzerken Aşk göverir aşk içinde, Gönle yol verdiğim anlar Keser yolumu dumanlar Alnımı çizen zamanlar Hüzne durur aşk içinde. ... Gezsen dolanı dolanı Bulmak ne ki var olanı Dara çekilen sultanı Elif görür aşk içinde. ....
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Kuruluş ve Hedef
Ok atılmış Horasan'dan Bir mübarek ize doğru Mayalar aynı hamurdan Yürümüşler bize doğru ... Anadolu salkım saçak Her tarafı keskin bıçak Dermanı sizdedir ancak Kor götürün buza doğru. ... Ertuğrul Bey öğüt verir Hayrı şerre yorma oğul Ağaç köksüzse devrilir Soyundana vurma oğul.
1990'lar Güneydoğu'sundan bir kesit.
Kaymakam günlüğüne şunları yazdı: "Kökü geçmişte saklı adalet ve sefalet kısır döngüsü içinde ciddi sıkıntılar çekiyor Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Bölgeye terör belasının da musallat olmasıyla sefalete gözyaşı, korku ve ölümler de eklenmiş. Neye ve kime inanacağını şaşırmış bir halkın yaşadığı cadı kazanına dönüşmüş. Hatta burası sorunlar çözmek için uzanan eli bile yakan kor bir düğüm"
Sayfa 117Kitabı okudu
Bakmak ve Görmek
Durumu inceleme biçimimiz çoğunlukla gördüğümüz şeyin ne olacağını belirler. Her yarıyılda seminerlerimde bir ara öğrencilerime günün konusuna başlamadan bir hikaye anlatacak kadar zamanım olup olmadığını sorarım. Saatlerine bakar ve "Tabii ki zamanımız var" derler. Sonra onlara saatin kaç olduğunu sorarım ve çoğu tekrar bakar. Daha saatlerine yeni bakmış olduklarından saatin kaç olduğunu bilmeleri gerekmez mi? Yanıt şaşırtıcı, bilmeleri gerekmez. İlk baktıklarında aslında saatin kaç olduğuna bakmıyorlardı, sadece ders bitmeden yeterince zaman olup olmadığına bakıyorlardı. Tek bir şeye odaklanınca diğerini pekala kaçırabiliriz. Beklentilerimiz görmemizi sağlarken, brklemediklerimiz konusunda bizi kör kılar.
Millet mi Din mi?
ABD'nin SSCB'nin parçalanışı boyunca "Türkistan", "Orta Asya Türkleri" demekten dikkatle kaçınıp "Asya Müslümanları" sözünü tercih etmesinin bir hikmeti olsa gerekir. Hikmeti, Yukarda, Tom Nairn'i anlatırken ondan nakletmiştik. "Milliyetçiliğe muhalefet, kesinlikle eski veya yeni imparatorlukları desteklemek demektir." Yunanistan'ın Batı Trakya Türkleri'nin bu sıfatı kullanmasına engel olup onlara "Elen Müslümanları" demesinin de bir hikmeti olsa gerek. Siyasi İslamcıların ellerindeki kavram dağarcığında millet yok ama dünya "millet" telaffuz edildiği anda bunun siyasi egemenlik çağrıştıracağını gayet iyi biliyor. Egemenliğin ise ancak milliyet hissi yok edilerek ortadan kaldırılabileceğini.
Sayfa 171Kitabı okudu
1944
Bugün sıkıntısını çektiğimiz sapmalar,toplumumuzdan milliyet aleytarı siyasilerin çıkması ve oy alabilmesi, Türk toplumunun dengesinin kolay bozulabilmesi ve uzlaşmanın zor sağlanması, kamuoyunun zayıflığının bir sebebi de devletin 1944'ten beri sürüp giden milliyetçilik aleyhtarlığı, daha doğrusu milliyetçilik yapmaya sadece devlet memurlarının ruhsatlı olduğu anlayışıdır. 1944, Türkiye'de milliyetçilik konusunda Atatürk siyasetinin sona erip tarihçi Yılmaz Öztuna'nın değerlendirmesine göre "İnönü revizyonizmi"nin başladığı tarihtir.Atatürk siyasetinin son bulmasına "Atatürk milliyetçiliği" etiketinin yapıştırılmasıdır.Tıpkı, yukarıda Agop Dilaçar'ın tarif ettiği ırkçılığa "Kemalizm" denmesi gibi..
Reklam
Doğu İle Batı'nın Tarihi Mücadelesi
Batı, Doğu'dan gelen istila tehdidini misyoner diplomatlar vasıtasıyla ortadan kaldırmak ve Kilise'nin yıkıma uğramış otoritesini yeniden tesis etme yolunu izlemiştir. Bu amaçla 13.yüzyılda dünya için büyük tehdit olmuş, dinsiz olarak addedilen Moğolların dinini değiştirmek kastıyla bir çok elçilik heyeti ünlü Moğol hanlarına yollanmıştır.Elçilik heyetlerinin başarılı olup olmaması bir yana, elçilerin gördüklerini not almalarıyla; Asya, Anadolu ve Ortadoğu tarihi için eşsiz bilgiler ortaya çıkmıştır.
Marco Polo Seyahatnamesi
.....Marco Polo'nun gezdiği Orta Asya'nın geniş bozkırlarında yüzyıllarca at koşturmamıza rağmen; ilmi sahada aynı atları koşturduğumuzu, Oryantalizmi ana ülkü haline getiren Marco Polo'nun atalarını geçtiğimizi söylemek güçtür. Marco Polo Şark'ı Batı'ya tanıtarak yeni gelişmelerin kıvılcımını yakmış, bilimin önderliği zamanla Batı'ya geçmiştir. Polo'nun torunları bilimde ilerleme sürecini güçlü adımlarla sürdürüp yazdıklarını tüm detaylara matuf şekilde incelerken, ilmin kadın-erkek her Müslüman'a farz olduğu milletin torunları olan Türklerin, ilmi olarak üzerlerine düşeni yaptıkları söylenemez.
Wilhelm Von Rubruk Seyahatnamesi
Seyahatnameler,içerisinde birçok tadın alınabileceği lezzetli yemekleri andırır. Bu tatlar siyasi, iktisadi, coğrafi, sosyal, kültürel ve dini olabilir. Seyyah bazen bireysel ve çevresel faktörlerin etkisine bağlı olarak mezkur tatların bazılarını daha baskın bir şekilde sunar. Rubruk'un rahip olması münasebetiyle okuruna sunduğu ziyafetin dini çeşnisi biraz fazla hissedilmektedir.
"Türk tarihi keşfedilmeyi bekleyen koca bir sandığı andırır. Bu sandığın nadide parçaları zamanın yüksek ateşinde eridikten sonra, tekrar coğrafyanın tezgâhında işlenerek farklı mücevherler olarak günümüze ulaşır.
Seyahat Diyen Kitaplar
Rivayet olunur ki Evliya Çelebi bir gün rüyasında İstanbul'daki Ahi Çelebi Camii'nde, ön safta peygamber efendimizi (S.A.V) görür. O an Efendimizin (S.A.V) huzuruna yaklaşma şerefini elde eder. Lakin heyecandan dili sürçer."Şefaat ya Resulallah" diyeceği yerde "Seyehat ya Resulallah" der.Yalnızca Evliya Çelebi değil; bazı kitaplar da okurlarına "Seyahat" der. Bu kitap "Seyahat" diyen kitaplardan bahsetmektedir.
eski iyidir
Mehmet Genç Osmanlı'daki gelenekçilik anlayışını şöyle anlatır: Eskiden beri süregelen ve dolayısıyla şu andaki halimiz, doğru olandır. Bu halden herhangi bir sapma kötüdür. Çünkü doğru tektir. Yanılmanın ise sonsuz yolu vardır. Bugün yapılmakta olan, eski çağlardan beri yapıldığına göre, bugün yapılan işte o tek doğrudur. Bu ilke kaynaklarda şu ifadelerle dillendiriliyor : "Kadimden olagelene aykırı iş yapılmaya". Peki, kadim nedir? "Kadim odur ki, onun öncesini kimse hatırlamaz.."
Reklam
Adam-Erkek-İnsan
Türkçedeki "adam" kelimesinin birinci anlamı "erkek" değil "insan"dır ve "Adem"sözcüğünden gelmiştir ki "Adem" sözcüğünün de ilk anlamı "erkek" değil "insan" dır. "Bayan değil kadın !" diyenlerin bu isteği anlaşılabilir fakat ""adam > erkek" karıştırılması akla zarardır.
Gök-Göğer-Göğercin-Güvercin
Eski Türkçede "gök" sözcüğü "sonsuz boşluk"tan ziyade "mavi" rengini karşılamaktaydı...... "Güvercin"sözcüğü de "gök"ten türeyenlerden biridir. Şöyle ki : Eski ve Orta Türkçede "gök" sözüne eklenen "-er" eki bu sözcüğü "göğer" haline getirip ona "gök rengini almak" anlamını katmıştır. İşte bu "göğer" eylemine, Türkçede sadece kuş adlarında görülen "-çin" eki getirilip "güvercin" sözcüğüne ulaşılmıştır.
Türkçülüğün Altın Çağı
Türkçülüğün altın çağı, Türkiye'nin ve Türk Dünyası'nın altın çağı ile eş zamanlı olacak. Daha önce değil. Daha sonrs da değil!
Sayfa 364Kitabı okudu
Devlet yoksa dil dediğimiz şey, birbirini pek de iyi anlamayan lehçelerden ibaret. Onu dil, lisan haline getiren devlettir.
Sayfa 293Kitabı okudu
Dil-Millet-Devlet
Dil milleti, millet devleti ve devlet tekrar dili.. Bu bir döngü ve aynı zamanda yükselen bir spiral. Aklı başında bir devlet, milli eğitimini nasıl her geçen gün daha iyi, daha etkili ve verimli hale getireceğini düşünür. Müfredatını milli hedeflere göre planlar ve... Eğitim, dili, dil milli birliği, milli birlik milli devleti her dönüşte biraz daha , birz daha yukarı taşır..
Sayfa 293Kitabı okudu
Algoritma
İl gider töre kalır. Yani devlet yıkılsa bile töre ayaktaysa devlet yeniden kurulur. Fakat töre gitmişse, bu yerin delinmesinden, göğün basmasından kötüdür. Çünkü mülkün temeli göçmüştür ve ilk sarsıntıda yerle bir olacaktır. Algoritmalarınıza mukayyet olunuz!
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
Şahsiyet nedir?
İnsan ne zaman yetişkin olur? Basitleştirilmiş hikaye şöyledir: Anne, çocuğun elinden tutmuş,kavşağa gelmiştir."Dur!" der çocuğa "kırmızıda geçilmez."Bu defalarca tekrarlanır...Çocuğun çocukluktan çıkıp yetişkin olması, yanında, elinden tutan annesi yokken de içinden bir sesin "Dur! Kırmızıda geçilmez" dediği andır.Buna isterseniz şahsiyetin,isterseniz takvanın teşekkül ettiği an diyebilirsiniz. Anne, baba yokken de kırmızıda durmak. Trafik polisi - veya şimdilerde kamera - yokken de kırmızıda durmak!Takva ve ahlak asıl kimse görmezken yapılan veya yapılmayandır. Başkalarına, ama daha önemlisi kendine de yalan söylememektir. Bu şahsiyettir. Bunlar yoksa şahsiyet yoktur.
Sayfa 228Kitabı okudu
Çamaşır Makinesi
Hayatımızı en çok ne değiştirdi? Her entellektüelin bu soruya bir cevabının olması gerekir... Ben internet diye çırpınırken Cambridge'in Koreli iktisatçısı Ha-Joon Chang "hayır" diyor."Son asrın yenilikleri arasında ,insanların hayatını en çok değiştiren internet değildir. Televizyon da değildir. Araba, uçak hiç değildir. İnsanların hayatını en çok değiştiren şey çamaşır makinesidir!"
Sayfa 179 - Panama YaıncılıkKitabı okudu
Sır
Sır, herkesin peşinde koştuğu ve zor da olsa çoğu zaman ulaştığı bir hakikattir Muhsin. Mühim olan, sır içinde saklanan sırrın ulaşılmaz olmasıdır.Bizim sırrımız Mustafa Kemal Paşa, sırrımızın sırrı ise Enver Paşa idi..
Sayfa 155 - Yakın PlanKitabı okudu
Mahmut Şevket Paşa, elindeki zarfın içinden yıpranmış bir kağıt parçası çıkarırken "Sır kalemle değil, kelamla taşınır Kemal!" diye fısıldadı. Binbaşı o esnada şaşkın gözlerle üzerinde iç içe geçmiş üç hilal damgası bulunan zarfa bakıyordu.
Sayfa 171 - Yakın PlanKitabı okudu
Çam da bizim kozalak da!
İmparatorluklar çökerken geride çok büyük acılar bırakır Abdullah. Çünkü bir imparatorluğu yıkmanın bedeli çok yüksektir. biz de tarihteki en büyük acılarımızı imparatorlıuğumuz çökerken yaşadık. Rumeli'de, Arabistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Trablusgarp'ta, Yemen'de, Anadolu'da..
Sayfa 105 - Yakın PlanKitabı okudu