Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hatice Çakmakçı

Hatice Çakmakçı
@haticeokurrr
"oku" Okuyan Ummetiz Instagram hesabım: hatice.okurrr Kitap tavsiyelerim için hesabım açıktır
Sünnet, Hz. Peygamberin, Allahın emirlerine uygun hareket etmek maksadıyla seçip yaşadığı hayat, gittiği yol demektir. Bir anlamda sünnet, son ilahi kitap Kur'an'ın, "son Peygamber", "alemlere rahmet", "üsve-i hasene", "büyük ahlak sahibi", "müminlere düşkün ve onların sıkıntıya uğraması kendisine çok ağır gelen" bir Allah elçisi olarak Resulüllah tarafından evrensel planda ortaya konmuş nebevi yorumdur. Bu sebeple de Kuran-ı Kerim, beşeri, coğrafi, tarihi, sosyal, mesleki ve ekonomik farklılıklarına ragmen bütün insanları Resulüllahın siretine, hayat modeline uymaya, onun izinden gitmeye, onun yoluna koyulmaya davet etmektedir.
Reklam
Allah Teala'nın Hz. Peygamberi "en güzel örnek" diye tanıtması, onun hayatında bütün bu hayat şart ve şekillerine göre İslam çerçevesinde örnek alınabilecek ahenkli bir çeşitlilik, zenginlik, seyyaliyet ve uygulanabilirlik bulunduğunu göstermektedir. Ashab-ı Kiram, " O bir peygamberdir, bizden farklıdır. Biz kendi işimize bakalım" yorumu ile değil, "Onun bütün hareketlerinin bize bakan bir yönü mutlaka bulunmaktadır. Biz onu örnek almalıyız" yaklaşımı içinde algılamışlardır.
Sünnetin bağlayıcılığı, tartışmasız bir gerçektir. Cereyan ettiği konuya ve dayandığı vasfa göre kapsam ve fıkhi hüküm açısından (vacip, mendup, müstehab gibi) farklılık göstermesi onun temel niteliğini (bağlayıcılığını) ortadan kaldırmaz, aksine uygulama alanı ve kıymet hükmünün açıkça belirlenmesi anlamına gelir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, herhangi bir hükmün tebliği konusunda hataya düşmekten korunmuştur. Bu hüküm ister vahy-i metlüv isterse vahy-i gayr-i metlüv ile indirilmiş olsun, ister müstakil hüküm koyucu, ister beyan edici veya isterse teyid edici olsun, hatadan korunmuşluk açısından farketmemektedir.
Zira açık bir gerçektir ki, sünnetin terkedilmesiyle doğacak boşluk, sünnetin tam zıddı demek olan bid'atla doldurulacaktır. Sünnet, en kısa ve genel anlatımıyla "islam kültürü" demektir. Bid'at ise İslam kültürüne ters düşen, onda yeri olmayan ve fakat ondanmış gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışılan yabancı unsur demektir. Açıkça söyleyecek olursak, ümmet sünnetle vardır, onunla yaşar. Yozlaşma sünnetten ayrılmakla başlar.
Reklam
"Allaha kul olmak" tan başka görevi bulunmayan insanlar, ancak bu açıklamalar sayesinde O'na nasıl kulluk edeceklerini öğrenmiş olacaklardır. Bu sebeple Sünnet-i seniyyesiz bir Müslümanlık düşünmek mümkün değildir.
"İnsanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın diye sana da Kur'an'ı inzal ettik. (Nahl:16/44) Hemen işaret edelim ki Peygamberimizin tebliğ görevi evrensel olduğu için, açıklamaları da ona uygun bir çerçeve ve nitelikte gerçekleşiyordu. Yani sünnet, Kuranın evrensel planda Hz. Peygamber tarafından yorumlanması demek oluyordu.
Sünnet, Kuranın açıklayıcısı olduğu için Kur'an-ı Kerim'den hemen sonraki ikinci delildir. Kur'an, okunan vahiy, sünnet rivayet olunan vahiy, hadis ise rivayet edilen sünnet "demektir.
Terim olarak sünnet, söz, fiil ve takrirleri ile Hz. Peygamberin İslamı yaşayarak yorumlaması demektir. Bu anlamda sünnet, hadisten daha kapsamlıdır. Nitekim " Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız: Allahın kitabı ve Resül'ünün Sünneti.." hadisinde bu anlam açıkça görülmektedir.
Her mukallidin amel dereceleri vardır. Herkesin namazından nasibi, korkusu, huşu ve tazimi nisbetindedir. Çünkü Cenabı Hakkın nazargahı kalplerdir. Allah zahiri ve hareketlere bakmaz, işte bu sırra binaen sahabe-i kiramdan bazıları : " insanlar kıyamet gününde itminan, itidal, namazdan zevk ve lezzet almaktan ibaret bulunan namaza dair heyetlerin benzeri bir heyetle haşrolunur."
Reklam
Haya: zikrolunan bütün manalardan sonra bulunan bir manadır. Zira hayanın dayandığı temel, kusurlu oluşan sezilişi ve günahkarlığın vehmidir. Kusurluluğun ve günah işlemenin tevehhümü bulunmayan hayasız rica, korku ve tazimin bulunması tasavvur edilebilir mi?
Rica: bunun söylenen bütün manaların ötesinde bulunan bir şey olduğu şüphe götürmez bir hakikattir. Halis bir kula en yakışır hareket namazıyla Cenabı Hakkın sevabını ummaktır. Nitekim kendi kusurlarıyla Cenabı Hakkın ikabından korktuğu gibi..
Heybet: Bu da ta'zim'in ötesinde bulunan bir keyfiyettir. Heybet, menşei tazim olan korku demektir. Heybet, menşei İclal (büyüklük) olan bir korku demektir.
Ta'zim: anlayış ve kalp huzurunun ötesinde bulunan bir keyfiyettir. Çünkü kişi bazen kalben hazır olduğu ve manasını anladığı bir konuşmayı kölesine tevcih eder. Kölesi anlar fakat saygı göstermeyebilir.
Tefehhüm: Bu kalp huzurunun ötesinde bulunan bir manadır. Birçok zaman, kalp huzuru, lafzın manasıyla değil, ancak mücerred lafızla beraber olur. Binaenaleyh ancak kalbin manası kapsaması Tefehhüm demektir ve tefehhümden de biz bu manayı kastediyoruz.
151 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.