"Olmaman gereken yerlerdesin," dedi Kadir. Burnunu Gülfem'in saçlarına yaklaştırdığında yoğunlaşan kokusunu içine çekmemek için tüm gücünü kullandığını ondan başka kimse bilmiyordu. "Basmaman gereken topraklarda..." dedi yavaşça. "Oralara girmemen için binlerce neden sıralayabilirdim fakat..." dedi ve birkaç saniye sustu. Gülfem için asırlar gibi gelen bir süre sonunda başını kaldırıp gözlerine baktı.
"Bir kere oraya ayak bastın işte."
"Beni daha ne kadar mahvedebilirsin bilmiyorum," diye mırıldandı Emir onun gözlerine kapılarak, "Gözlerine her baktığımda, gülüşün yüzüne her oturduğunda ve sesin kulaklarıma her çalındığında aynı his İlkim. Baştan ayağa. Altı yıl önce nasılsa aynı öyle. Eksiği yok, fazlası var. Hiç azalmıyor, ne olursa olsun."
"Emir... Yapma böyle."
Emir onun elini tutup, gömleğinin üstünden sol tarafının üstüne bastırdı. Kalbinden biraz uzak, göğsünün hemen üzerindeydi küçük eli. Emir elini onunkinin üstüne sardı. "Senin yerin hep burası," Adamın boşta kalan eli, şakaklarına değdi. "Çoğu zaman da burası," dedi sesinle özlem dolu bir tonla.
"İkisinde de hep varsın. Herkesin yeri değişiyor da bir sen aynısın. Ne olur senden uzak durmamı isteme benden, duramam. Kalbim de aklım da sendeyken sana uzak kalamam. Bunca sene nasıl kalamadıysam, bundan sonra da kalamam İlkim. Bunca zaman seni aklımın içinde, kalbimin köşesinde nasıl yaşattıysam bundan sonra da benden daha azını bekleme. Benim için senden öncesi de senden sonrası da yok. Sen varsın. Dün, bugün ve yarın."
"Yıldız. Neden?"
"Defterine çizdiğin yıldız, bileğinde dövmesi olan yıldız ve sakinleşmek için düşündüğün yıldız." Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. "Güzel atıf olur, hoşuna gider diye düşündüm."
"Her daim bir bahanesi vardı ve sinirlerimi bozan nokta, sunduğu sebeplerinin kulağa mantıklı gelmediydi.
"Sanırım yanlış düşündüm," diyerek bakışlarını kaçırdığında keyiflenmişti.
"Yok düşünmedin. Sadece evli bir çifti oynamak zorunda kalmamız tatsız oldu.
Gülüşünü işittiğimde bakışlarımızı buluşturdum. Eğilerek kulağıma doğru fısıldadı.
"Ben abi kardeş oluruz diye düşünmüştüm ama sen illa evlilik oyununa sürüklenelim diyorsan bana uyar."
Daha önce Hatice Dökmen'den kitap okudunuz mu?
Hatice Dökmen adını sıklıkla duyduğum, kalemini merak ettiğim yazarlardan biriydi. Tanışma kitabım Ademelması oldu.
Kitapta ana karakterimiz Yıldız, babasına aşırı bağlı, sevecen ve naif bir genç kız. Babasıyla güzel bir ilişkisi var. Babası da sevgisini gösteren, kızına düşkün bir baba. Bu güzel ilişkilerinin üzerine büyük bir gölge düşüyor.
Yedi yaşına geldiğinde annesi ve babası ayrılıyor. Babası onu arkasında bırakıp giderken ona kalan tek hatırası Lilith kolyesi oluyor.
Yıldız, yıkılıyor ve yalnızlık duygusuna kapılıyor ve kendisini toparlayamıyor. Babasının yokluğuyla oluşan hayatındaki boşluğu doldurmaya çalışırken de yanlış seçimler yapıyor.
Akıcı ve sürükleyici bir hikayeye sahip bir kitaptı, karakterlerin duygularını ve yaşadıklarını oldukça gerçekçi bir şekilde anlatmıştı. Kalemini çok sevdim. Kitapta sevdiğim bir detay da Kurtlara Koşan Kadınlar kitabından alıntılardı.
Ben yazarın kalemini çok sevdim. Diğer kitaplarını da en kısa zamanda okuyacağım. Bu tarz kitaplar okumayı seviyorsanız tavsiye ederim
AdemelmasıHatice Dökmen · Destek Yayınları · 2022143 okunma
Yıllar sonra yeniden karşılaşan karakterlerin hikayelerini okumayı seviyor musunuz
Cevabınız 'Evet' ise Çağla Fulya'nın "Yaz Gecesi" kitabı tam size göre. bir aşkın hikâyesini anlatıyor.
Romanın başkahramanları Efran ve Havin, çocukluktan beri birbirlerini tanıyan iki genç. Havin, ailesini kaybedince, aile dostu Kemal yanına alıyor ve birlikte yaşamaya başlıyorlar.
Ardından bir olay yaşanıyor. Bu olayın ardından Efran toparlanamıyor ve çözümü kaçmakta buluyor. Herkesi ardında bırakıp gidiyor. 6 yıl sonra döndüğünde ise hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamıyor.
Kitabın kapağına baktığımda nahif bir hikaye okuyacağım düşünmüştüm. Başladığımda ise beni beklediğimin aksine aksiyonun bulunduğu, aşk gerilim karışımı bir kitap karşıladı. Konusu sarınca üstelik yazarın kalemi de güzel olunca bir oturuşta kitabın sonuna geldim.
Yazarın kalemiyle Bal Bela kitabı ile tanışmıştım. Kalemi ilk kitabına göre gelişmiş. Güzel bir kitap okuyacağımı tahmin ediyordum ama bu kadar seveceğimi düşünmemiştim.
İntikam, aşk, arkadaşlık, gerilim, komedi... Kitapta ne arasanız vardı. Bu tarz kitaplar okumayı sevenler mutlaka göz atsın
Yaz GecesiÇağla Fulya · Otantik Kitap · 202338 okunma
Lise zamanından başlayan aşkları okumayı seviyor musunuz?
Cevabınız 'Evet' ise sizlere minik bir önerim var. Kitabımız Rüya
Ana karakterlerimiz Rüzgar ve Rüya, lise zamanında tanışmışlar. İlişkileri devam ederken evlilik yolunda büyük bir adım atıyorlar. Mutlu son yakın derken başlarına gelmeyen kalmıyor. Ansızın Rüya kaçırılıyor. Rüzgar ise kaza yapıp arabasıyla uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. Ve kaçıran kişi kaza anını canlı canlı Rüya'ya izletiyor. Peki size Rüya'yı kaçıran kişinin Rüzgar'ın kardeşi olduğunu söylesem...
İnsan neden bunu kardeşine yapar dediniz değil mi? Ben de tam olarak böyle dedim. Rüya sevdiği adımı kaybettiğini sanarken, zorla Gökhan'ın yanında kalırken Rüzgar onu görüyor. Her şeyi anlıyor ve arkasını dönüp gidiyor.
Sonrasında neler olduğunu merak ettiyseniz kitabı alın ve okuyun diyorum, başka bir şey demiyorum
Türk dizileri tadında bir kitaptı. Bir oturuşta bitti. Hem de çok heyecanlı bir yerde bitti. Devamını büyük bir heyecanla bekliyorum. Bu tarz kitap okumayı seviyorsanız tavsiye ederim
Sizi yormayacak, bir oturuşta okuyacağınız bir aşk kitabı önerisiyle geldim Kitabımız Kartal Pençesi- Kurşuni
Kitabımızda, Kartal ve Efruze, kumarhanede karşılaşıyorlar. Ve Kartal görür görmez beyninden vurulmuşa dönüyor. Efruze ile yakınlaşmak için fırsat kolluyor. Başta sert karşılıklar verse de Efruze, zamanla Kartal'a doğru çekilirken
"Demeyecek! Gözleri kör bile olsa hissederek güveni tatmadan ruhum huzur bulmayacak. Hayatta başıma neler geldiğini en iyi sen biliyorsun. Ama bu... Bu en ağırıydı. Çünkü en çok Efruz'u sevmişim bu hayatta, şimdi anlıyorum. Ve fark ettim ki en büyük acı en sevdiğinden gelince bir başka oluyormuş. Canım acıyor..."
"Korkum da o ya. Bir bakışla bile aklımı karıştırıyor. Sözleri kitaplardan fırlamış gibi. Kendine has bir ses tonu var ve ben o konuştukça kendimde geçiyorum, ben olmaktan çıkıyorum. Bir dokunuşuyla ben avucunda döndürüyor sanki."