Aşk ve irade arasındaki karşılıklı ilişki, her ikisi de bir yerlere ulaşma, dünyaya yönelme, bu cansız dünyada diğerlerini etkileme ve kendini onlardan etkilenmeye açma arayışında olma; dünyayı kendi isteklerine uygun hale getirme, biçimlendirme, dünya ile ilişki kurma ya da dünyanın kendisiyle ilişki kurmasını talep etme sürecinde olan kişiyi tanımladıkları için zorunludur. Bu nedenle aşk ve irade, tüm bildik demirleme noktalarının yok olup gittiği bir geçiş döneminde, bu kadar zordur. Diğerlerini etkileme ve onlardan etkileme yollarının tıkanışı, hem aşkın hem de iradenin başlıca bozukluğudur.
Hastalarını uzun süre görmüş hiç kimse benlik yitiminin yarattığı psikolojik ve ruhsal ıstırabın, fiziksel acıdan daha dayanılmaz olduğunu öğrenmeden edemez.