Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün bir haziran evin önünde Akasyanın dallarını eğerken rüzgar İpeğe kırmızı bir gül işlerdi Kulağı ıssız ve tozlu yollarda Yoksulluğun kedileri kapıyı Bir yaz boyu her gece tırmaladı Sırtının teline mavi bir horoz düşü Dokunmadan uykuya varamazdı Uzak denizlerden atlar geçerdi Bulutlar güze yakın gözlerinden Bekledi ölümün beyaz elinde Solgun bir gül oluncaya kadar ONAT KUTLAR
Düşünsene; Hayatlarımız ne şartta olursa olsun, hangi sevinci ya da hangi üzüntüyü yaşıyor olursak olalım, ay her gece bizi selamlamak için boy gösteriyor. Nedense bunu çok teselli edici buluyorum.
Reklam
Menderes Cumhurbaşkanı ile görüştükten sonra Diyanet'te görevli din adamlarını başbakanlığa topladı, gece yarısına kadar Arapça ezan okuyanları cezalandıran Anayasanın 526. maddesine ek olarak çıkartılan kanunun değiştirilmesi için çalışma yaptırdı. Yeni kanuna göre müezzinler istediği dilde ezan okuyabilecekti; tercih kendilerine bırakılmıştı. On sekiz yıl süren ve halka rağmen zorla dikte ettirilen Tanrı uludur!... Yerini 16 Haziran günü ikindi namazında Allah'u Ekber'e bıraktı. Radyo kanunun çıktığını haber vermiş halk sokaklara dökülmüş kurbanlıklar sokaklarda kesilmiş, insanlar gözyaşı içinde Allah kelamının okunduğu camiilere, mescitlere koşmuştu. O gün hiçbir müezzin Tanrı uludur, dememişti. Ve bir söz daha o güne damgasını vurmuştu: Allah seni başımızdan eksik etmesin Adnan Bey'..
"Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş..."
"Haziran akşamının uzun süren bu aydınlığı, yavaş yavaş olgunlaşıp karanlığa dönüyor. Bu zamana kadar kaldırımlarda ve bahçelerde oyun oynayan çocuklar, artık televizyon izlemek, video oyunları oynamak ya da arkadaşlarına yanlış hecelenmiş mesajlar yazıp salakça duygu simgeleri göndererek eğitici bir gece geçirmek üzere evlerine giriyorlar."
Sayfa 251Kitabı okudu
Değerli Aysel Doğan Hanımefendi'nin izni ile, yaşamından ufak bir kesiti paylaştığı kitabını buraya da taşımak isterim. Kitap basında tükenmiş, sponsor bulunamadığı için tekrar basıma verilememiştir. Kaydedip pdf dosyası yapabilir, çıktı alabilirsiniz. ilk baskı ismi; 'anılarım, acılarım ve şizofreni' ikinci baskısı ise; '18 yaşında uyudun 29
Reklam
Düşünsene: Hayatlarımız ne şartta olursa olsun, hangi sevinci ya da üzüntüyü yaşıyor olursak olalım, ay her gece bizi selamlamak için boy gösteriyor.
Çin Tiananmen Meydanı-Pekin 1417'de inşa edilen meydanın ilk ismi Cheng Tian Man'dı. Bu isim, imparatorların ülkeyi yönetirken cennetin emrine uyduğunu ifade etmekteydi. Meydan iki kez yangına maruz kaldı. Daha sonra adı Tiananmen olarak değiştirildi. Ulusun Kapısı diye de anılan meydan 1989 yılında yaşanan olaylarla dünyaca meşhur oldu. 15 Nisan-4 Haziran arasında öğrenciler, aydınlar ve işçiler meydanda gösteriler yaptı. Ancak protestolar Çin hükümeti tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı ve pek çok sivil yaşamını yitirdi. Gösterilerin odağında yüz binlerce öğrenci vardı. Binlercesi açlık grevi yaptı. Hükümetin çağrılarına protestocuların meydan okumasının ardından, 20 Mayıs'ta sıkıyönetim ilan edildi ve 3 Haziran'ı 4 Haziran'a bağlayan gece tanklar ve piyade birlikleri gösterileri bastırıp protestocuları dağıtmak üzere Tiananmen Meydanı'na gönderildi. Ölü sayısı resmî kaynaklara göre 200-300, Çin Kızılhaç'ına göre ise 2 bin-3 bin arasındaydı. 5 Haziran 1989'da fotoğrafçı Jeff Widener dört tankı tek başına durdurmaya çalışan bir protestocunun fotoğrafını çekti. Bu fotoğraf dünyaca meşhur oldu.
oktay rıfat
ESKİ ZAMAN AŞIĞI Ben eski zaman aşığıyım Sevda çeker düşünürüm ağlarım Bazen tilki kadar kurnaz bazen akılsız Bazen çocuk gibiyim bacak kadarım Herkes aşık olur sevdalanır Bir yolu var gönül çekmeninde Benimki sevda değil ateşten gömlek Bir kar düşmüş ışıl ışıl yanar içimde Ama ben eski zaman aşığıyım Sevmek kadar katlanmak ta gelir elimden Gece hayalimde gündüz fikrimde Ela gözlü o yar çıkmaz gönülden … |Oktay Rifat (10 Haziran 1914 - 18 Nisan 1988)
Tespit 1) Hz. Muhammet’in doğum tarihi tartışma konusudur. Hindistanlı Müslüman ilim adamı Prof. Muhammed Hamidullah’ın araştırmalarına göre Hz. Muhammet’in doğum tarihi 12 Rebiülevvel (17 Haziran 569) idi. Mısırlı astronomi bilgini Mahmut Paşa el-Feleki ise yaptığı hesaplarda Hz. Muhammet’in doğum tarihini 9 Rebiülevvel (20 Nisan 571)
Reklam
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor Yaralı bir şahin olmuş yüreğim Uy anam anam Haziranda ölmek zor Calışmışım onbeş saat Tükenmişim onbeş saat Yorulmuşum, acıkmışım, uykusamışım, Anama sövmüş patron Sıkmışım dişlerimi
Haziran - Gece
Mavileri alıp götürdüler Artık ne yeşil ortalıkta ne de sarı Kırmızılar hanidir kayıp Bilinmiyor nerede bulundukları Pembelik ayıp Kahverengiler sürüldüler Lacivert kararıyor, ümit az Eflatunun tadı tuzu kalmadı, Hayatımız renksiz Hayatımız siyah beyaz...
Sayfa 52 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Dost
Bir gece habersiz bize gel Merdivenler gıcırdamasın Öyle yorgunum ki hiç sorma Sen halimden anlarsın Sabahlara kadar oturup konuşalım Kimse duymasın Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız Dokunarak uçalım. insanlardan buz gibi soğudum, işte yalnız sen varsın Öyle halsizim ki hiç sorma Anlarsın. Aramızdan ayrılışının 19. yılında saygı ile yad ediyorum. Cahit Külebi (d. 9 Ocak 1917, Tokat - ö. 20 Haziran 1997 Ankara), Türk şair. Halk şiirinden, türkülerden yararlanarak çağdaş bir şiir oluşturmuş, konu olarak yurt, insan ve doğa sevgisini işlemiştir. Şiirlerinde çocukluğunun ve gençlik yıllarının geçtiği yörelerden izlenimlerini yansıtmıştır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.