Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Hikmet
Hikmet
@hcil17
[Bilmiyorum. Sade/ce insan ]
instagram.com/natu017ral?igsh...
PhD
İst. Üni.
İstanbul
22 Ekim
847 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Uzun zamandır kişisel gelişim kitapları okumuyordum. Aslında inanmadığım için okuyordum. Bu kitabı merak ettim.
Resonantia= Akis.
Rezonans= Eko, yankı, titreşim.
Rezonans Kanunu, evrendeki her şeyin birbirleriyle
titreşimler aracılığı ile nasıl iletişim halinde olduğunu anlamamızı sağlar. Vücudumuzun her bir organı ve hücresi de dahil olmak üzere dünyadaki
bütün nesnelerin ve canlıların kendilerine has bir
titreşimleri vardır. Bu, madde içinde böyledir. Maddenin titreşim enerjisini incelediğimizde farklı objelerin genellikle farklı frekanslarda titreştiğini
görürüz. Bazıları da aynı ya da benzer frekansta titreşir.
İlahi Aşk
İbn Arabi, hayran olduğum bir İslam düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şairdir. Eserlerini sırayla okumaya çalışacağım.
Bu eserde İbn Arabi'nin yaratıcıya olan aşkını okudum. Müthiş şiirlerle birlikte. Eser hakkında çok şey yazmak mümkün ancak paylaştığım şiirleri kafi bence. ancak birkaç kelam edecek olursak;
"Sevgi, aşk, vecd, şevk, sevda, bunların hepsi sonuçta tek bir hakikattir, fakat aşka ilgi duyanların farklı farklı olmaları nedeniyle, ona farklı anlamlar verilmektedir. Bütün bunlar, birer sıfattır. Kim o sıfata bürünürse, o sıfatın etkisi altına girer. Sevgiliye tanı anlamıyla uygun düşen bir seven olmadıkça, o sıfatlardan hiçbiri sevgiliye rücu etmez, O’nunla ilgili olmaz; ayrıca o sıfatların sevgili için hiçbir etkisi de olmaz.
O halde bunu iyi anla!
İster Sevgili olsun, ister seven olsun, aşkla ilgilenenlerin sıfatları hakkında kısaca anlatılan bu bilgiler bu kadarıyla yeterlidir. Hakikati, ancak Allah söyler.
Doğru Yolu, ancak O gösterir."
Ulusları ne Düşürür
Dünya Tarihi
Daron Acemoğlu'nu biliriz, ünlü ekonomist. Kitabı da bu nedenle merak ettim. Okumak istemiştim. sonunda okumak nasip oldu.
Eser aslında yeni bir şey koymuyor. Eserde ele alınana hemen her şey tarih okuyanlar için aşina olduğu konular. Tek fark başlık. Mesela zaman zaman okurken Tüfek- Mikrop- Çelik adlı kitabı hatırladım. Veya Oral Sander'in veya Fahir Armaoğlu'nun Siyasi Tarih kitaplarını anımsadım. Ancak burada biraz daha ekonomik faaliyetler ele alınmıştır.
Çok uzatmayacağım; eserden çıkarımlarım şunlar oldu:
Sömürülen ülkeler de ekonomi gelişmez, çünkü tüm kaynaklar başkaları tarafından sömürülür. bu nedenle devletin kendisi yatırım yapamadığı gibi teşvikte de bulunamaz.
Sermaye birikimine karşı olan devletler de büyüyemez ve düşer. İşte bariz örneği Osmanlı'dır. Osmanlı da sermaye birikimi olmadığı için sanayi gelişmedi. Ayrıca devlet bir ağ kurmadığı için birikim yapıp sanayileşemedi.
Bence okunur ama size kalmış. Keyifli okumalar...
Okur Takip Önerileri
Yürüdüğüm tüm bu yol, kendimden kendime imiş..
İbn-i Arabi'nin; "Yürüdüğüm tüm bu yol, kendimden kendime imiş" böyle bir sözü var ve çok da hoşuma gider.
Oruç Aruba ve Yürüme, esasından bu kitabı bir şiir kitabı olarak düşündüm okurken. Oysa okumadan önce de için de bol bol meşhur Friedrick Nietzsche'den alıntıların olduğu bir felsefe kitabı olarak düşünmüştüm. Kitabı karıştırdığımda ise şiir kitabı sandım. Okurken anladım, felsefe tarzı bir kitap olduğunu. Zira yazar da hem felsefeci hem de şair.
Esere gelince, eser insanı ele alıyor. İnsanın içsel yolculuğunu felsefik bir tarzda ele alıyor. kısa ve net cümlelerle. Bunu yaparken de bol bol çıkarımlar yapıyor. Zaten alıntılar da dikkatinizi çekmiştir, diye de düşünüyorum.
Okuyun, pişman olmayacağınız bir eser. Keyifli okumalar...
Salgınlar Tarihi Etkiler
Bir alan kitabı daha okudum. Çok ayrıntılı ama, güzel bir kitap. Tarihte dünyada salgınların ortaya çıkışlarını, yayılışlarını, önlemler ve aşı çalışmalarını merak edenler mutlaka okumalı. Ayrıca bu alanda okuduğum her eser geçmiş ile bugüne bir bağ kurmaktadır..
"salgınlar, her zaman farklı isimlerle devam edecektir." Çıkarımım
Bu kitabın mesajı basittir: Geçmiş salgınları anlamak, gelecekteki salgınlara daha iyi hazırlanmamızı sağlayabilir. Seçilen on iki hastalık( veba, Kolera, Sıtma, Çiçek, Sarı Humma, AİDS....) , hastalığa bakış şeklimizi değiştirmenin yanı sıra bunların genel anlamda tüm hastalıkların yayılmasını önlemek için kamusal sağlık önlemleri alınmasına ve başka girişimlerde bulunulmasına yol açtığını göstermektedir. "Gelecek felaketler" konusundaki korku ve kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için, kontrol altına alabildiğimiz hastalıklarda başarıya ulaşma yollarımız anlatılmaktadır.
Beklenmeyen bir hastalığın önümüze koyabilebilir covitte olduğu gibi böyle sıkıntılara karşı hazırlıklı olmakta fayda var.
Keyifli okumalar...
Osmanlı Sağlığı; Doktor- Halk- Devlet
Osmanlı doktorunu anlatan kısa bir çıkarımımla başlayacağım. Umarım okuyucu olur....
Osmanlı da doktor çok azdı.
Taşrada neredeyse hiç yoktu.
Olanların da işi çoktu.
Maaşları ise az da olsa vardı.
Onu da güçlükle alırlardı.
İstanbul'a ise rağbet çoktu.
Ömer Hayyam
Hayyam rubailerinin dünyası ve felsefesi içinde doga ile şarap ve o güzelim sevgililer birlikte yer tutar. Onu doğaya bağlayan büyük tutku, hemen hemen hiçbir dörtlüğünde şarapsız ve sevgilisiz işlenmemiştir. içkiye ve sarhoşluga ilişkin söyledikleri okuyanları yanılgıya düşürebilir. Hayyam için asıl sorun, içip içmemek değil, yüzyıllarca büyük günahların hepsini yüzleri kızarmadan işledikleri
halde İslam dinini "namaz kıl, oruç tut, içki içme.." gibi ilkelerde toplamaya çalışan, görevci, çıkarcı müslümanlık anlayışıdır. Hayyam'ın İran'da geç tanınması, rubailerinin asıl amacından kaydırılıp sevimsiz yorumlara sürüklenmesi yüzündendir. Ancak, Hayyam, yüzelli yıldan bu yana, derinleşen bir sevgiyle İran'ı sarmış, Firdevsi, Sadi ve Hafız gibi üç büyük ozanla birlikte dünya dillerinde ünlenmiştir.
Okunması ve üzerinde düşünülmesi bir eser.
Keyifli okumalar...
İstanbul Şairi Orhan Veli Kanık
Şiir seviyorsanız okuyun. Gerçekten yalın bir dili var. Güzel de şiirleri var. Garip akımının temsilcilerinden kendisi bilirsiniz. Aslında şiirlerine dair çok şey yazılır ama. O şiirleriyle halkın bir parçası olmuş. Halkın sorunlarını anlatmış. Sanat sanat için değil de halk içindir, ilkesini benimsemiştir.
İSTANBUL'U
İnsanı anlamak "Ben Sen O"
İnsanı anlamak günümüzün en büyük sorunlarından biri. Hatta pek çok sorunumuzun kökenidir; "İnsanı anlamamak"...
Merhaba serinin ikinci kitabını da okuduk. bence okunması gereken kitaplar. Şunu da belirteyim buradan hareketle kimse insanı yani karşısındakini anlamaz, anlayamaz. Eser felsefik bir boyutta yazılmış. Bunun psikolojik ve biraz daha sade bir halini okumayı isterdim. Sade derken; eser de çok kavram var. Kavramlar bazen anlamı zorlaştırıyor. Yine de psikoloji ile ilgilenenlerin okumanı tavsiye ederim. Eser de her iki cildinde de Freud'e çok atıf var. Hatta karşılaştırma....
Keyifli okumalar- okumaya da değer....
anlık: anlama, düşünme gücü, bilme yetisidir.
Merhaba! Kitap, insanın kendini tanımasının güçlüğünü anlatıyor. Klasik deyişle:
"İlim ilmi bilmektir
ilim kendini bilmektir
sen kendini bilmezsen
ya nice okumaktır", der Yunus. İnsan kendini bilmezse etrafını bilemez, anlayamaz. Anlamak ve bilmek insanının kendisini tanıması ile başlar. Kendini bilen, tanıyan, anlayan insan,
Salgınlar: Veba- Cüzzam, Frengi, Sıtma
Salgın hastalıklar geçmişten günümüze dünya insanını yok eden bir doğal afettir. Afet dedim öyle de. Veba, kolera, sıtma, çiçek gibi salgınlar milyonlarca can almıştır. bir de hiçbir sağlık teşkilatının bulunmadığı bir dünyada bu salgınlar yaşandı ve saygısızca bitti. Evet peki 21. yüzyılda ortaya çıkan covite ne demeliyiz. Sağlık sistemlerinin
Mutlaka Okuyun!!!
Merhaba harika bir eseri tanıtacağım sizlere. İsmi “Veba” yani; Akdeniz Dünyasında ve Osmanlı’da Veba.
Eser akademik bir çalışmadır. Doktora tezinin kitaplaştırılmış halidir. Bir tez nasıl yazılır biliyorum. Esasında bir doktora tezi yazan biri olarak bu eseri araştırma alanım olduğu için okudum. Satır satır hem de. Osmanlı toplumunun vebaya
Farklı bir şair
Bukowski’nin şairsel bir kimliği olduğunu bilmiyordum. Tesadüfen okuduğum bir kitap oldu. Ama beğendim. Farklı bir kimliği var. Şiirleri hayata dair her şey; bazen bir kadın, bazen bir kadın ile yapılan sex, bazen yokluk, bazen ölüm, bazen ruhsal bulantı bu bazenler uzatılabilir. Ancak depresif ve melankolik bir ruh yapısı da var belirtmek gerek... şiirinden bir pasaj bırakıyorum.
bak sevgilim, diyorum,
şu anda dışarda
domates, marul ve hatta pamuk toplayan insanlar var,
güneşin alnında ölen erkekler ve kadınlar var,
fabrikalarda boğaz tokluğuna,
bir hiç uğruna ölen erkek ve kadınlar var...
insan yaşamlarının paramparça
edilişinin seslerini
duyabiliyorum . . .
ne kadar şanslı olduğumuzu
bilmiyorsun...
Okudum beğendim, okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Hekimbaşılık
Osmanlı Devleti’nde sağlık teşkilatı hekimbaşılık ile başlamıştır. Hekimbaşıların asıl görevi padişah ve Saray halkına sağlık hizmeti vermekti. Bunun yanında hekimbaşıların halk sağlığı ve ordu üzerine etkisi bulunmaktaydı.
Halk sağlığı İçin ülkenin çeşitli yerlerinde az sayıda Darüşşafilar başta vakıf hastaneleri bulunmaktaydı. Hekimbaşılar bu sağlık kurumlarının sağlık görevlilerinin tayin ve azillerini yerine getirirdi. Bunun yanında özellikle istanbulda serbest halde görev yapan doktorların imtihanlarını yapardı.
Hekimbaşıların ordu üzerinde de görev ve sorumlulukları bulunmaktaydı. Bu bağlamda askeri doktor ve cerrahların tayin edilmesini sağlardı..
Hekimbaşı Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında ortaya çıkmış bir kurumdu. Bu kurum Tanzimat ile halk sağlığı hizmetlerini başka idarelere vermiş ise Saray başhekimliği görevi Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar devam etmiştir.
Alanım gereği güzel bir araştırma olmuş. Ama sizleri sıkabilir. Netice olarak araştırma kitabı. Keyifli okumalar...
Beğendim.
Şiir okumayı çok severim. Severek okuduğum şiir kitaplarından biri oldu. Çevirene de çok teşekkür etmek gerek, şiirin ruhunu bozmadığı için. Şekile ve anlamı bozmadan güzel bir çeviri olmuş.
“Seni kokulariyle okşamak için
Artırmak için sevincini,
Alev alev yanıp sönmeli güller
Binlerce tomurcuk dökmeli içini.
Bana baştanbaşa bir djinya gerek
Bir şişcciğim olması için,
İçinde kokular ölümüsz kalan
Parmakların kadar ince ve narin.
Bir dünya ki hayat coşkunluğundan
Taşıp kabaran arzularla
Bir seziş olmuş bülbüllerin
Sevgilerine, şarkılarına.
Bu acı azap mı vermeli bize?
O iken artıran sevincimizi?
Yokedici ruhlar değil mi, binlerce
Timur'un şanını, ülkelerini?”
Ben beğendim. Okumanızı öneririm. Keyifli okumalar.
