Bu yazarın kitapları beni çok etkiliyor. Yeni kitabının basıldığını görünce çok heveslenmiştim okumak için.
LGBT temalıydi ben de ilk kez bu türde bir kitap okumuş oldum.
İki erkeğin çocukluklarından, yaşlılıklarına kadar olan süreyi okuyoruz. Bütün hayatları boyunca birbirlerinden kopamıyorlar. Bazen olaylar bazen de duyguları bir araya getiriyor onları.
Kitabı Guido'nun gözünden okuduğumuz için Costantino'nun bazı davranışlarına anlam veremedim en başlarda. Aslında sadece cinsel kimliğini kabullenmediğini sanmıştım.
Ama ilerleyen sayfalarda onun da hayatına dair önemli, kişiliğinde iz bırakan şeyler yaşadığını gördüm.
Aslında duygular evrensel, cinsiyetten bağımsız ama buna rağmen önümüzde toplum engeli de var.
Kitapta da bu çok açıktı.
Değinilen diğer bir konu da ebeveynlik. Çoğu zaman insanın diğer tüm isteklerinin, hayalini kurduğu hayatın önüne geçebilecek kadar büyük bir duygu.
Aynı yazarın iki kitabını daha okumuştum ama dil açısından en farklısı ve zoru buydu benim için.
Genel olarak çok kapalı bir anlatım kullanmış gibi geldi bana. Bazı olayları direkt yazmamış da sezdirmişti.
Bu benim hoşuma giden bir özellik oldu.
Bu kadın yazsın ben hep okurum.
Değişik bir anlatımla fazla değinilmeyen bir konuya sahip bir şeyler okumak istiyorsanız öneririm.
ParıltıMargaret Mazzantini · Doğan Kitap · 201749 okunma
Nereden başlasam bu incelemeyi yazmakla yazmamak arası çok gitgel yaşadım açıkçası. Çünkü buraya yazacaklarım herkesin saygı duyduğu veya kabullendiği konular değil. Gelebilecek tepkiler de olumlu yönde olmayabilir. Çünkü biz yaşadığımız toplum gereği bazı konuları konuşmamayı susmayı öğretilerek büyütüldük.
Susturulduk ayıplandık
Çevremizin
Günümüzde hep dışlanan LGBT'lerin de bir insan olduğunu anlatan tek yazar. Bu bizim tercihimiz olmadığını, bu ortamlara itilen kadınların ne denli zor şartlarda hayatını devam ettirdiğini anlatan bir kitap. Hiç kimse istemediği bir hayata bir işe zorlanamaz. Ama günümüz Türkiye'sin de erkeklerin ideolleri ve arzuları üstüne bataklığa düşmüş nice anneler vardır. Kitabın ismiyle itici olduğunu düşünenlere bir çift sözüm var. Dünyada istenmeyen ve tercihleri yönünden hep ikinci sınıf muamele gören LGBT'lerin hakkın katında da günahkar olduğu bir kesindir. Ama ne bu dünyada ne de mahşerde bizleri bu hale getiren, bu bataklığa itenlerin hiç mi kabahati yok. Düşene tekme atmak çok kolaydır. Ya düşenin elinden tutmak o kadar mı zordur. Bugüne kadar LGBT'lerin sayısız cinayete kurban gittiğini bu kitapta okumak ve yazarın kaleminden dökülen gerçekler karşısında Ali Bayram'ı tebrik etmek istiyorum.
youtu.be/KQT32vW61eI
"O zamanlar yaptığın gibi, yüzüme bak, göz göze gel ve adınla çağır beni"
LGBT temalı film ve kitaplara bayılıyorum. Keşke daha fazla olsa daha fazla okusam ve daha fazla izlesem. Aşk kitaplarından hazzetmem lakin lgbt temalı kitaplar hetero ilişkilerden çok daha derin geliyor bana. Daha bir içime işliyor, okurken sayfaları nefesimi tutarak çeviriyorum.
Kitabın konusuna geçmek istemiyorum çünküm bu kadar övdüm merak edin okuyun veya izleyin falan :/ Kimlik karmaşası, kendinden yaşça büyük hemcinsine olan aşkı... Tüm bu karmaşalar sizi kitabın içine çekiyor.
"Hayatını nasıl yaşayacağın seni ilgilendirir. Sakın bunu unutma. Kalbimiz ve bedenimiz bizlere bir kereye mahsus verilmiştir."
Oğlunun eşcinsel olduğunu öğrenen babanın verdiği öğüt ayrı müthiş. Bknz: youtu.be/biDIct8kxc0
İtinayla önerilir. İyi okumalar.