"Den danske lokkedue" yani türkçe ismiyle "Danimarkalı yem" Henrik Brun'un gazeteci Ketil Brandt'lı kitap serisinin ilk kitabıdır. Sürükleyici olmakla birlikte kitapta konusu geçen yerler o kadar dozunda anlatılmışki, ne eksik kalmış nede fazla abartılmış. Okurken Danimarka'dan Balkanlar'a uzanan yolculuk boyunca bir bir gidilen görülen ve yaşananlar okurların gözünde canlanacak kadar güzel ve akıcı bir dille anlatılmış.
Kitabın baş kahramanı olan gazeteci Ketil Brandt eskiden savaş muhabiri olarak çalıştığı dönemlerden bu yana Balkanlara gitmemiştir. Arkadaşından gelen bir davetiye ve bunun ardından gelen bir cinayetle kendini yabancı bir ülkede bir karmaşanın içinde bulur. Çözmek durumunda kaldığı bir takım olaylar ve birde cinayet var ortada, fakat bütün bunların kendisine kurulmuş bir tuzak, büyük bir oyunun içinde ki danimarkalı yem olduğunu farkeder ve kendini bu durumdan kurtarmak için artık risk almak zorunda kalır....
Umarım kitabın heyecanını kaçıracak kadar çok detay vermemişimdir :))
Bu arada benim duyumlarıma göre bu serinin ikinci kitabı olan "Den Norske Lakaj" ında bu yıl türkçe çevirisi basılacakmış, ilgilenenlere duyurulur..
Herkese keyifli okumalar...
Son zamanlarda okuduğum en güzel polisiye roman. Ketil Brandt, bir arkadaşının düğünü için Bosna'ya gidecektir ve arada arkadaşı olan Michael Jensen'i görmeye Slovenya'ya gidecektir. Ama Michael de Danimarka'ya gidecektir. Ancak o gece ölür. Polis ve SOVA adındaki istihbarat, Ketil'den kendilerine yardımcı olmalarını ister. Michael'in bağlı olduğu firma ile içki ve sigara kaçırdığı düşünülmektedir ancak sonradan yakınlaştığı gazeteci İnes ile yaptığı araştırmada işin içinde insan kaçakçılığı olduğu ortaya çıkar. Michael'in arkadaşı olan hentbolcu Heller ve kocası olan aynı zamanda Michael'in patronu Josip de işin içindedir. Polisten Grado ve SOVA'dan Silc'in çalışmaları sayesinde çete çökertilir. Ancak işin hükümet boyutu henüz ortaya çıkmamıştır ve Michael'in katili de bulunamamıştır. Katil hiç beklenmedik bir isimdir ve Ketil işi çözebilecek midir acaba? Soluksuz okunan bir roman.
İbsen maalesef bizim okurumuz tarafından pek az bilinen bir tiyatro yazarı. Ancak modern dramayı en çok etkileyen yazardır ve Norveççe yazmasına karşılık Anglo-Sakson edebiyat çevresi tarafından dünyaya tanıtılmıştır. Karmaşık, çapraşık ilişkileri detayları ile verebilen, toplum çelişkilerini ve ikiyüzlülüğünü hiç çekinmeden ortaya koyabilen bir yazardır. Oyunun baş kahramanı Nora'nın bir kadın olarak yerinin sorgulandığı, eşine ve diğer insanlara oynadığı ikiyüzlü oyunu açığa çıkaran ancak bunu kimseyi hedef göstermeden ustaca yapan bir metin.