İnsan başkasının varlığını sürdürmesine ne kadar destek oluyor ve kendisi başkalarından ne kadar az şey bekliyorsa bu iki isim onda tecelli etmiş demektir. Sufilerin deyişiyle kulun bu isimlerden hazzı, Allah'tan başkasından müstağni olduğu kadardır. Güncel ifadelerle kendi kendine yetmek diyebileceğimiz bu kanaat hali kendi imkan ve gücünün sınırları ile barışık olmayı, yani rıza mertebesini de içerir. İnsanın kendi sınırları ile barışık olması hedeflerini güçlerinin çok üstüne çıkararak kendisini yok edecek bir yola sokmaktan da korur.
Bu ismin kökünde var olan "başlama" anlamı bir insanda tecelli ettiğinde o kişide yeni bir işe atılma, o güne kadar gidilmemiş bir yolu deneme, her zaman yeniden başlayabilme cesaret ve güveni olur.
müslüman çağımızda ruhunun şimşeğini çakmalıdır. üstüne biriken külleri eşeleyip altından tekrar ruhunun ateşini ortaya çıkarmalıdır. sönmek, sürekli sönmek onun nasibi olmamalıdır.
düşünsene hızır bendim... birkaç sene önce okuduğum ve belki de sayesinde öykü okumayı sevdiğimi keşfettiğim o kitap. cengizhan konuş, "şifa gibi bir kitap" demişti onun için. hakikaten öyle. kiraz diye bir öykü var içinde. sırf onun için yeniden aldım, okudum. eski bir dostumla dertleşiyormuşum gibi hissettim. o zamanlar çok ortak yönümüz varmış ve birbirimizin dilinden çok iyi anlıyormuşuz ama yaş ilerledikçe dünyalarımız, ilgilerimiz değişmiş ama yine de çok sıcak sohbet etmişiz gibi hissettim. kiraz'a gelince. bir yaraya dokunmuş da sessiz sessiz masada oturmuşuz gibi oldu. sıcak, samimi, içten bir kitap. iyi ki var, iyi ki okumuşum. birkaç gündür birine hediye etmek için cebimde gezdiriyorum. becerebilirsem, elim boş gitmeyeceğim. beceremezsem, bugünleri hatırlatan tatlı bir hatıra olarak yanımda kalacak.