Yurdum gibi yaralıyım
Ne eksik, ne fazla
Derin bir uçurumum
Bütün haritalarda
Geceleri çığlıklar
Giriyor düşlerime
Dirlik nedir bilmedim
Umudumdur
Sessizce küllenen...
hizliresim.com/md4pub5
Edebiyat tarihi farklı dönemlere ayrılır. Her dönemi temsil eden bir veya birkaç şair ve yazar bulunur. Edebiyat tarihi daha çok, bu temsil gücü fazla olan sanatçılar üzerinden yazılır. Tarih yazımında kullanılan bu yöntem, ismi anılmayan diğer şair ve yazarların önemsiz olduğu anlamına gelmez.
İyi okuyucular için edebiyat tarihine giriş mahiyetindeki kitaplar aslında bir başlangıç noktasıdır. Asıl okuma, bu başlangıç noktasından sonra yapılır.
Edebiyat okumalarına bu yüzden uzun bir inceleme, irdeleme, değerlendirme yolculuğu diyebiliriz.
Kahramanmaraş edebiyat tarihi de, bu uzun ama bir o kadar da verimli yolculuğu hak etmektedir. Hiçbir şehir durduk yere, "Edebiyat Şehri" veya "Şiirin Başkenti" diye ünlenmez. İsmi nerede anılsa, akla hemen Necip Fazıl Kısakürek, Abdurrahim Karakoç veya Yedi Güzel Adam'ın geldiği Kahramanmaraş’ın ismi duyulan veya duyulmayan daha yüzlerce edebiyatçısı vardır. Ve bu edebiyatçılar,
Türk edebiyatında köşe taşı diyebileceğimiz önem ve etkiye sahiptirler.
Kahramanmaraş Edebiyat Tarihine Giriş, birer işaret levhası gibi her dem yanıp sönen ve yenilenen eserleriyle, ismini geçmişe, bugüne ve geleceğe yazdırmış,
50 Kahramanmaraşlı edebiyatçıdan oluşmaktadır. Kitap bu hâliyle, büyük ve has bir bahçenin âdeta giriş kapısıdır.
Yaşamaya kıyamadım, kıyılarından geçtim
insandan insana gidilmeyen şehirler…
dilimin döndüğü kadar, bir karar veremedim
tek tesellim, bin dereden getirdiğim denizler
𝙺𝚊𝚍ı𝚗𝚕𝚊𝚛ı𝚖ı𝚣𝚊…
Sen bütün gözlerde güzelsin
Sızılı yağmurlarla insen de yere
Sevgiyi yoğuran el’sin
Cennetler döşenir bastığın yere
Sancını duyabiliyorum yaralarından