Dış dünyaya durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken,iç dünyam ölüydü.İşte bu,bin derdi tek bir saç teliyle taşımak gibi yağa ter karıştırmak gibi bir çabaydı.
Kapitalist toplum için her şeyden daha çok önemli olan biyopolitikaydı,biyolojik olandı,bedensel olandı,maddi olandı.Beden,biyopolitik bir gerçekliliktir;tıp ise biyopolitik bir strateji.
Tıbbın toplumsallaşmasındaki iki düzey ise “tıbbileştirme”dir.Foucault,bu kavramla tıbbın yaşamın her alanına sirayet etmesini anlar.Bu durum öyle bir boyuta gelir ki,tıp artık “tıbbi olmayan”alanlara kadar uzanır ve burada da bir hakimiyet elde etmeye başlar.