Bülbülü öldürmek adil bir avukat tarafından yetiştirilen iki çocuğun gözünden insanlığın en büyük hastalığı olan ırkçılığı ele alıyor.
Romandaki asıl gözümüz ise küçük kız çocuğu Scout Finch. Onun penceresinden bize aktarılıyordu tüm ön yargılar, haksızlıklar, yanılgılar ve sınıf algısı.
İnsanları gruplara ayırmaya çalışan abisine söylediği "Bir tür insan vardır. İnsan işte." sözüyle sınıflar arasındaki çizgileri ortadan kaldırıyor, ırkçılığı yok ediyordu.
Kitabın konusu sorulduğunda çoğunluğun ırkçılık dediğini duyar gibiyim. Ama bence kitabın konusu adalet, eşitlik.
Yargı mahkemelerimiz var.(Adil oluşları tartışılır.) Ama suçuna rağmen binlerce özgür ve mahkum olan onlarca masum var. Neden mi? Çünkü adaletimizin ölçütü doğruluk değil çoğunluk. "Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır." sözüyle en büyük hukuk sisteminin temellerinin vicdanda yattığına dikkat çekiliyor.
"Bülbülü öldürmek" aslında öldürülen insanlıktı, adaletti. Bülbül ile dikkat çekilmek istenen vicdandı. "İstediğiniz kadar karga vurun ama unutmayın 'Bülbülü öldürmek' günahtır."