“Bırak, birbirimize selam verecek yüzümüz olsun demiştin.Demek ki yüzümüz kalmamış. Oysa diyeceğim ufak bir şarkıydı, düşün benim sana söyleyecek bir sözüm bile kalmamıştı.”
“En çok acı çeken benmişim gibi hissetmek kolaydı.Acının büyük bir kısmının, kocaman bir lokmanın benim boğazımdan geçtiğine, diğer herkesin ise sadece küçük lokmalar çiğnemek zorunda kaldığına inanmak. Ancak Jonah’ı tanıyan herkesin yutması gereken bir tabak ızdırap vardı.”
“Mamafih, fazla saçmalıyorum galiba. İşin doğrusu benim için de mühim olan sensin. Kendimi bir tarafa bırakabilir, her şeyin senin için iyi olmasını isteyebilirim. Bu belki biraz güç olur. Ama olur.”
“Zaten doğa böyle, doğa küçücük güzelliklerle var. Demek hayat da öyle, onlarla dopdolu olmalı… Ama bir sınır var. O sınırı aşan her şey sahte. Zoraki içilen sigara kadar, gösteriş için savrulan küfür kadar sahte. Sahteliğe düşen hayat yaşanmasa da olur.”
“İnsan olmak, sonsuz sınırsız bir potansiyel denizini deneyimlemek iken, kendi en üst ihtimaline bir yolculukta her an “OL!” deyip olmak iken, bu uyku ile yaşanan, olsa olsa sorumsuzlukla sürdürülen bir sefalettir.”
Sen herhangi bir şeye üzülürsen seni kollarımın arasında avutacağım. Eğer gözlerinden bir damla yaş gelirse, güzel gözlerini sıcak dudaklarımla öperek kurutacağım.