Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nurçin Metingil

Ah o andaki sesim! Nasıl tanıyordum bu sesi ve hıçkıran bütün vücudumu. Bütün ömrümde kaç defa rüyalarımdan kulaklarımda hep aynı gözyaşlarıyla ıslak bu sesle ve içimde bu korkunun ta kendisiyle uyanmıştım. Korku... Korku ve insan, korku ve insan talihi, insanın insana hücumu, o hiç yere düşmanlık. Fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
Sayfa 112 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
..., insanların yalnız hakkıyla yapabilecekleri işle meşgul oldukları bir dünyada yaşamanın nasıl bir saadet olabileceğini düşünmemek, böyle bir dünyayı özlememek imkânsızdı.
Sayfa 102 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Büyük odanın ortasında daha ziyade karaya vurmuş gemi gibi bir yığın eşya hep onları hatırlatırdı. Hülâsa bu oda Abdüsselâm Bey'in kalbi gibi bir şeydi.
Sayfa 87 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok dikkat ettim, masallar adla başlar. Ceketinize veya boyunbağınıza eskiliği veya güzelliği yüzünden bir ad verin, derhal hüviyeti değişir, bir çeşit şahsiyet olur.
Sayfa 73 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Bu daima böyledir. Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir.
Sayfa 61 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Birinci cürüm için söylemiyorum. Çok mümkündür ki, ilk işlenen cürüm ilk evlenme gibi insanda mutlak bir pişmanlık hissi uyandırsın.
Sayfa 19 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Hangi bakımdan olursa olsun arada bir ilerilik, gerilik farkı bulunduğu aşikardır ve bu fark mühim bir farktır. Bu itibarla saatleri geri kalanlardan aldığımız nakit cezaya iki kuruş zam yapmamızı herkes gayet tabiî buldu. Hatta ekseriyetin hoşuna gitti. Böylece hem geriliğe lâyık olduğu cezayı veriyor, hem de ileri düşünüşün hakkını teslim ediyorduk. İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir.
Sayfa 18 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Bütün büyük adamların maiyetinde çalışanlara daima elbiselerini ve öteberilerini vermeleri bu yüzdendir. Roma imparatorları, krallar, büyük diktatörler hep kendileri gibi düşünsünler diye eşyalarını dostlarına hediye ederlerdi. Hatta Osmanlı hükümdarlarının, vezirlerinin kürk ve kaftan ihdan etmeleri de bu yüzden olsa gerektir. Siz, farkında olmadan tarihin büyük bir sırrını, bir çeşit psikolojik mekanizmayı keşfettiniz!
Sayfa 17 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Bir kelime ile onun cesareti ve icat kudreti bana aşılanmış gibiydi. Sanki bu elbise değil bir büyü idi. Hatta Cemal Bey'in refikası Selma Hanımefendi'yi bile artık erişilmesi imkânsız bir varlık gibi görmüyordum. Bittabi bütün bunlar Halit Ayarcı'da olduğu gibi pürüzsüz geçmiyordu. Yumuşak ve uysal, merhametli, sefaleti tatmış tabiatım ikide bir işe karışıyor, lafımı kesiyor, kararlarımı değiştiriyordu.
Sayfa 17 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
İkinci elbiseyi bana enstitümüzün ilk kuruluş günlerinde o zamanki kıyafetimle müesseseye gelemeyeceğimi düşünen Halit Ayarcı hediye etmişti. Sırtıma daha ilk geçirdiğim günde bütün varlığımın değiştiğini gördüm. Birdenbire ufkum, görüş zaviyem genişledi. Hayatı onun gibi bir bütün olarak mütalaaya alıştım.
Sayfa 17 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Benim nazariyem şudur ki, insanlar kâinatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Meselâ, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti.
Sayfa 15 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
"Bu iklimi insanlar yaptı, tadını da insanlar çıkarsın! İyi ama benim kayısı ağacıma ne olacak? Hiçbir suçu yok, ama sıkıntısını o çekiyor!"
Sayfa 209 - On8Kitabı okudu
Tabipler Birliği'nin internet sitesinde şunu buldu: Acı, dokunun gerçek ya da potansiyel tahribatına bağlı, çokboyutlu nahoş bir duyu ve duygu algısıdır. Biraz daha aşağıda şöyle yazıyordu: Acı her zaman özneldir. Yani görecelidir ve paylaşılmaz, diye ekledi Robin.
Sayfa 138 - On8Kitabı okudu
... ama bensiz gitmiş olmasını affedemiyorum. Belki daha sonra affetmeyi başarırım, ama şimdi değil. Çünkü anlamıyorum! Birisi seni terk ettiğinde, otomatik olarak aslında onun kim olduğunu sorarsın kendine. Ve onsuz senin kim olduğunu.
Sayfa 320 - On8Kitabı okudu
"Rahat dur," diye teselli ediyor Sylva onu, "Sınıra çok az kaldı!" Gayet tabii sözlerinin saçmalığının farkına varıyor. İnsanlar tarafından uydurulmuş bir sınır, yırtıcı bir hayvan için ne anlam taşır ki?
Sayfa 270 - On8Kitabı okudu
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.