Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HK
Dostlar Öyle zor günler geçiriyoruz ki Yaşadığımız olayların arka planında yüz yılları aşan birikimler yatırımlar var Ve Bizi bu süreçten ancak Sünnetullah'a olan ihlasımız kurtaracaktır Bizler din adı altında bize aktarılana tabiyiz La ilahe illa Allah diyoruz ama önümüze sunular her puta saygıda kusur etmiyoruz Allah rabbimdir diyoruz
Ol Deyince Olduran Gönlümüz iman nuruyla dolduran 99 ismiyle Şahlanan Yüce Rabbimize hamd olsun ki Sabaha ulaştırdı Şükürler olsun ki
Reklam
Bir sağnak yakıp yıkar savunulan ne varsa Yalnız iman dipdiri kalır yüreklerinde
Karun
İslâm'da çalışmak "ma'rûf, başkasının avucuna bakmak ise "münker" dir. Her Müslüman takati nisbetinde çalışmak ve yeryüzünü imar etmekle mükelleftir. Bunu yaparken ne dünyadan ahirete ne de ahiretten dünyaya pay verecek; dünyayı da ihmal etmeyecek, ahiretini de dünyasına kurban vermeyecek. Dünyevileşmenin servet cephesindeki baş aktörü Hz. Musa'nın milletinden olan Kârûndur. Kârûn, güçlü kuvvetli bir kadronun anahtarlarını zor taşıdığı bir hazineye sahipti. Hazine ona ahireti ve Allah'ın ihsan edişini unutturdu, "Bu serveti sahip olduğum bilgi sayesinde elde ettim." dedi. "İhtişamı içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: 'Keşke Kârûna verilenin benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o çok şanslı! dedi. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise: 'Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allahın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir? dedi." (Kasas, 78) Kârûn, mala sahip olunca her şeyin sahibi olan Allahı unutup dünyevileşenlerin idolü oldu. Çağdaşı olan ehl-i dünya, ilim sahiplerinin ikazlarına kulak tıkayıp ona baktı, onun gibi olmak istedi. Ne var ki bu hikaye çok sürmedi, yer ve göklerin sahibi olan Allah takdir buyurduğu bir zamanda Kârûn'u ve evini barkını yerin dibine geçirdi. Büyük bir kadronun hazinelerinin anahtarlarını taşımakta zorlandığı kapitalistin hikayesi yere gömülmekle son buldu. Servetini fukaranın sevinme vesilesi yapmayan hangi zengini, malı ölümsüzleştirebildi? Enkazdan başka Kârûnlardan geriye ne kaldı?!
Sayfa 28
Dünyevîliğin lider kadrosu; gurbete düşen, mutsuz olan insanı kendilerine benzetmek için büyük iddialarda bulundu. "Denize düşen yılana sarılır." misâli yığınla insan da onlarla yeniden yüceleceğini zannetti ve şeytanın "hatvelerine/adımlarına" tâbi oldu. Semadan gelen : “ Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse muhakkak o, edepsizliği ve kötülüğü emreder.’’ (Nûr, 21) çağrılarını ya duymadı ya da anlamayı tecil etti. Her adımda özlemini çektiği cennetten biraz daha uzaklaştı. Parada, yatta, katta, şehvette, şöhrette "huzur" aradı. Bilim, fikir, sanat hamleleriyle şehvetini tatmin etti; lâkin ruhu aç kaldı.
Sayfa 23
Uhrevîlik: Dünyada Ahiret İçin Yaşama Cehdi
"Edna" kelimesinin müennesi olan "dünya", "dünüvv" kelimesinden müştaktır. Dená fiili ise, “karube/yakın oldu" anlamındadır. Dünya kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de hem mezkûr manada hem de ahirete/sonuncaya nisbetle "el-ûla/birinci/dünya" anlamında da kullanılmaktadır. ✗ Dünyevileşme, devâsı iman olan bir marazdır. En mühim belirtisi ise insanın varlığını Allah Teâlâdan bağımsız bir biçimde algılaması ve böylece varlığa ve hatta kendi özüne yabancılaşmasıdır. Bu yüzden "dünyevîleşme" vuslat değil gurbet, hâkimiyet değil mahkûmiyettir. ✗ Dünyevîleşmenin/dünyaya ait olmanın karşılığı ise uhrevîleşmedir. Birinde merkezde dünya, diğerinde ise ahiret vardır. Dünyevîleşmede insan ebedi olanı bırakır, izafi olana meyleder. Bulduğunu zannettiği anda sahip olması gerekeni kaybeder. Uhrevîleşme ise ballar balını bulduktan sonra kovanın yağmalanmasına takılmama halidir. Dünyevileşme nefse iyi ve güzel gelen her şeyi dünyada yaşama arzusu, uhrevîlik ise dünyada ahiret için yaşama iradesidir.
Sayfa 20
Reklam
Varlık düşüncesini merkeze aldığımızda Ortaçağ'a odaklanmamız zorunlu gibi gözükse de, gerçekte onun geri planında ise Grek düşüncesi vardır. Platon ve Aristoteles'in 'İyi Fikri' ve 'Hareket etmeyen hareket ettirici düşüncesi ise, Varlık anlayışının eşgalini oluşturmaktaydı. Modern düşünce, bir yandan 'ilk neden', öte yandan da 'Varlık' fikrini bir araya getirirken, bu birleştirme işinde. Ortaçağ'ın iman ilkesini merkeze almasının aksine, aklı öne çıkardı. Dolayısıyla da, Varlık'ın 'ilk neden' oluşunu değil, 'ilk neden'in Varlık oluşunu izah etmeye çalıştı. Bir başka deyişle, 'düşündüğü için varolduğu' sonucuna ulaştı. Aynı şekilde Tanrı'nın Varlık oluşunu da, düşünen düşünce olmasına bağladı. Bu, aklın bütünüyle dinden ve teolojiden özgürleşmesi anlamına geliyordu.
Sayfa 172Kitabı okudu
En büyük nîmet; İslâm ile şereflenmektir, Allâhʼı ve Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼi kalben tanımaktır. Dünya bizim olsa, fakat Allah ve Rasûlʼünü tanımamış olsaydık neye yarardı?!. Zira dünya fânî, îman nîmetinin kazandıracağı saâdet ise bâkîdir.
Osman Nuri Topbaş
Osman Nuri Topbaş
NEFİSLERİNE UYUP NAMAZI TERK EDENLER
Tarihte Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve Hz. Yakub gibi peygamberlere iman edip sâlih amel işleyen müminlerden sonra onların nesillerinden, dinî uyarıları unutan, umursamayan hatta dinin direği olan namazı bile ihmal eden topluluklar gelmiştir. Onlar namazı ihmal ettiklerinden dolayı namazın hayâsızlık ve kötülüklerden koruyucu işlevinden istifade edememişlerdir. Bunun sonucu olarak nefislerinin arzularına uymuşlar ve dinin haram kıldığı günahları işlemişlerdir.
Sayfa 112 - DİBKitabı okuyor
Yemin ederim, Allâh’ın indinde bir dîn var ki, şimdi bulunduğunuz dînden daha sevgilidir. Ve Allâh’ın gelecek bir Peygamber’i var ki, gelmesi pek yakındır. O’nun gölgesi başınızın üzerine düştü. Ne mutlu o kimseye ki, O’na îmân edip de, O dahî ona hidâyet eyleye! Vay o bedbahta ki, O’na isyân ve muhâlefet eyleye! Yazıklar olsun ömürlerini gaflet içinde geçiren ümmetlere!
Reklam
Seküler tipler vahim öğretmen olayından sonra “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”samimiyeti ve adanmışlığı arıyorlar.Yahu daha ne aradığınızı bile bilmiyorsunuz;şu iman,şu yaşam tarzı ve şu yönetim şekli ile biz daha çöldeki bedevi gibi çok ararız susadığımız adaleti ve diğer tüm güzel şeyleri.
280 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Tarih okumayı sevmiyorum. Gerçekten hiç sevmiyorum. Asabım bozuluyor. Dengem şaşıyor. Bir yandan da okumak mecburiyetini hissediyorum... Kitap boyunca kavga ettim. Durmadan birilerine sataştım. Zorlandığım çok şey var hayatta ama vatan millet her derdimin tabii ki üzerindedir. Ben bütün ruhu canımla vatan sevgisinin imandan olduğuna iman ediyorum.
Yarının Adamı
Yarının AdamıCon Sinov · Masa Kitap · 2023324 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.