“İnsanlar dış ve iç etkilerin bir karışımıdır ve bunların hepsi kontrol edilemez. Bazen, sadece bazen, biz olduğumuz kişiyizdir. Denizde bile yılan yılandır.”
nişanlı olan tolga ve meyra, yağmurlu bir günde araba kazası geçirirler. bu kazada tolga’nın hayatı olan meyra hafızasını kaybeder. sadece son iki yılı silinen meyra o anılara ait nişanlısı tolga’yı hatırlamaz. aşk anılardan mı ibarettir yoksa aşık olduğumuz için mi anılar yaratırız? meyra yeniden anılarını hatırlayabilir mi? tolga ile olan
“Karanlığı çeker kalın gövdeler, ve kıvılcım üstüne kıvılcım, doğan ateşleri yanar ve çok geçmeden, dönmüş kopuk denizinin üzerinde, yükselmiştir beyaz ay.”
“Meşru müdafaa, hayatta kalma, durumsal farkındalık… İnsanların bu konularda derslere ihtiyacı yoktu. Birini havuza iterseniz yüzmeyi yeterince çabuk öğrenirdi.”
Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?
Refah'ta yakılarak şehit edilen Gazzeli bir kadının cebinden Büruc suresi ayetleri çıktı: Yemin olsun burçlarla dolu göğe,
Geleceği va'dedilen güne,
Şâhitlik edene ve hakkında şâhitlik edilene. Kahrolsun mü'minleri yakmak için o hendekleri kazanlar.
Alev alev tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri! Onlar o ateşin başına oturmuş,
Mü'minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı. O mü'minlerden, başka bir sebeple değil, sadece karşı
konulmaz kudret sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan Allah'a iman etmelerinden ötürü nefret edip, intikam alıyorlardı. Göklerin ve yerin mutlak mülkiyet ve hâkimiyeti kendisine ait olan Allah'a. Ama Allah olup biten her şeye şâhittir. Mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara her türlü işkenceyi yapan, sonra da pişman olup bundan vazgeçmeyenlere cehennem azabı, bir de yangın azabı vardır.